12.12.16

DOKTOR FAUSTUS'UN
ACIKLI ÖYKÜSÜ
Oyundaki kişiler
PAPA
LORRAİNE KARDİNALİ
ALMANYA İMPARATORU
VANHOLT DÜKÜ
FAUSTUS
VALDES Faustus'un dostu
CORNELIUS Faustus'un dostu
WAGNER Faustus'un uşağı
SOYTARI
ROBİN
RALPH
MEYHANECİ
AT CAMBAZI
ŞÖVALYE
YAŞLI BİR ADAM
Üniversiteliler, papazlar, hizmetçiler
VANHOLT DÜŞESİ
LUCİFER
BELZEBUB
MEPHISTOPHILIS
MELEK
ŞEYTAN
Yedi büyük günah
ŞEYTANLAR
BÜYÜK İSKENDER,
âşığı ve Helena giyiminde cinler
KORO (Tek kişidir.)
(Koro girer.)
KORO
Biz şimdi savaş tanrısının Kartacalılara yardım ettiği Trasimennus (1) ovalarında dolaşmıyoruz; tahtların yıkıldığı o kral saraylarında, aşk eğlentilerinde gülüp oynamıyoruz; ozanımız, göklere yaraşan şarkısıyla yiğitlikle başarılan büyük işlerin görkemini de söylemiyor. (2) Size, yalnızca Faustus'un başına gelen iyi ya da kötü şeyleri göstereceğiz; sonuna kadar bekleyip kararınızı verin ve bizi alkışlayın. Şimdi Faustus'un çocukluğundan başlayalım:
Faustus, Almanya'da Rhode adında bir kentte yoksul bir aileden doğdu. Büyüdü; Wittenberg'e gitti; orada ona akrabaları baktı. Tanrıbilimde öyle çabuk ilerledi, bilimin verimli bahçesini öyle çabuk bezedi ki, onu da az bir zamanda doktor adıyla bezediler. Tanrıbilimin o güzel konularını tartışmak en tatlı zevkleri gerilerde bıraktı. Sonunda bilgisiyle kabararak, büyük bir gururla, mum kanatlarının erişemeyeceği yerlere çıktı; gökler de, kanatlarını eriterek, düşüşünde elbirliği ettiler: çünkü Faustus, şeytanca bir işe kapılarak, bilgisinin altın vergileriyle şişerek, o yok olası büyücülüğe doymak bilmez bir istekle sarıldı. Onca, büyüden daha tatlı bir şey yok... Büyüyü sonsuz mutluluğa bile yeğliyor. İşte, bakın, şimdi bu adam çalışma odasında oturuyor.
SAHNE I
(Faustus, çalışma odasında.)
FAUSTUS
Ne öğreneceksen artık karar ver, Faustus; öğreneceğin şeyin de derinliklerini araştırmaya başla: Sana doktor sanını verdikleri için görünüşte tanrıbilimle uğraş ama her bilginin ta sonuna kadar git; bütün yaşamını da Aristo'nun yapıtları içinde geçir. Canım analitik (3), beni sen büyüledin! Bene disserere est finis logices. (4) İyi tartışmak... mantığın bütün amacı bu mu? Bu bilgi daha da büyük bir şey yaratamıyor mu? Öyleyse, bırak... Artık okuma.. Sen bu amaca çoktan ulaştın: Faustus'un zekâsına daha engin bir alan gerek: On kai me on (5) uğurlar olsun sana! Sen gel Galenus (6): madem ki ubi desinit philosophus, ubi incipit medicus (7), hekim ol, Faustus, altın yığ... İyileşmez hastalıkları iyileştirip sonsuz üne kavuşursun. Summum bonum medicinae sanitas (8), hekimliğin amacı bedenimizin sağlığıdır. Ama Faustus, sen bu amaca ulaşmadın mı? Her günkü sözlerin bile Hipokrates'in (9) buyrukları sırasına geçmedi mi? Öğütlerin, koca kentleri vebadan kurtaran, binlerce umutsuz hastalığı iyi eden öğütlerin, birer anıt gibi duvarlara asılı değil mi? Oysa sen hâlâ Faustus'sun, bir insansın hâlâ. İnsanları sonsuza kadar yaşatıp, ölüleri yeniden yaşama kavuşturabilseydin, işte o zaman bu uğraşın bir değeri olurdu. Hekimlik, sana da uğurlar olsun! Nerede Justinianus ? (10) Si una eademque reslegatur duobus, alter rem, alter valorem rei (11)... İşte bayağı miras işlerinde güzel bir hukuk konusu! Exhaereditare filium nom potest pater, nisi (12)... İşte Justinianus'un temel ilkelerinin, yeryüzündeki bütün hukukun konusu; bunu öğrenmek, amacı az bir para kazanmak olan, kiralanmış uşaklara yakışır. Benim için çok kölece, çok maddi.
Yine de en iyisi galiba tanrıbilim: Jeronimus'un (13) kutsal kitabını al, Faustus, iyice bak. Stipendium peccati mors est (14), evet... stipendium... günahın bedeli ölüm... ağır bu. Si pecasse negamus, fallimur, et nulla est in nobis veritas (15); hiç günahımız yok dersek, kendimizi aldatırız, içimizde doğruluk yok demektir. Peki ama, nasılsa günah işleyeceğiz, demek öleceğiz, hem de sonsuza kadar öleceğiz. Ne garip öğreti, bu? ah, che sera sera (16)...ne olacaksa olur. Tanrıbilim, sana da uğurlar olsun!
Şu büyücülerin doğaüstü yapıtları, şu büyü kitapları, ne güzel şeyler... Çizgiler, daireler, mühürler, harfler, işaretler... (17) İşte, Faustus bunları öğrenmeye can atıyor. Ah, bu bilimde yorulmadan çalışanı ne geniş bir evren bekler: zevk, ün, erk, hem de tam erk, hep onundur. Değişmeyen kutuplar arasında devinen her şey buyruğumda olur; imparatorlar, krallar yalnızca ülkelerinde söz geçirebilir; rüzgârları estirebilir mi? bulutları yarabilir mi? Fakat bu bilimde usta olan, insan zekâsının uzanabileceği yerlere kadar egemen olur. İyi bir büyücü güçlü bir tanrıdır. Haydi Faustus, uğraş, didin ki sen de bir tanrı olasın.
(Wagner girer.)
Wagner, Alman Valdes'le Cornelius'a (18) çok sevdiğim o arkadaşlarıma selamlarımı götür, söyle, hemen gelip beni görsünler.
WAGNER
Başüstüne, efendim.
FAUSTUS
Ne kadar çalışırsam çalışayım, onlarla konuşup onlara danışmam, tek başıma çalışmamdan daha yararlı olur.
(Bir melekle bir şeytan girer.)
MELEK
Ah Faustus, bırak şu yok olası kitabı, gözlerini çevir ondan... ruhunu yanlışa saptırır, Tanrının öfkesini başına çeker... Kutsal kitapları oku. Bu seninki Tanrı'ya karşı gelmektir.
ŞEYTAN
Yürü, Faustus, yürü... Bu ünlü bilgide ilerle; bütün doğanın zenginliği bunun içindedir: Zeus göklerde neyse, sen de yerde bütün her şeye egemen ol..
(Melekle şeytan çıkarlar.)
FAUSTUS
Ah, beni de sürükleyen düşünceler, işte hep bunlar! Cinlere, ne istersem getirteyim mi? Bütün karışık işleri benim için çözsünler mi? İstediğim herhangi delice bir işi yaptırayım mı? Onları Hindistan'a uçuracağım, altın getirsinler; okyanusu tarayıp, parlak inciler bulsunlar; yeni dünyanın bütün köşelerinde hoş meyvalar, hükümdarların ağzına layık yiyecekler arasınlar; başka illerin düşünürlerini bana anlatsınlar; bütün yabancı kralların gizlerini söylesinler; bu cinlere ben, bütün Almanya'nın çevresini pirinç duvarlarla ördürecek, güzel Wittenberg'i Ren'in akar sularıyla çevirteceğim; öğrenciler süslü süslü giysiler giysinler diye bütün okulları ipekle dolduracağım; getirdikleri parayla asker toplayıp Parma Prensi'ni (19) topraklarımızdan kovacağım ve bütün illerimize tek kral olarak ben egemen olacağım. Bana köle olacak o cinlere ben, Anvers köprüsüne sürülen ateş gemisinden (20) daha garip yeni araçlar buldurtup, savaşa karşı koyacağım.
(Valdes'le Cornelius girerler.)
Buyurun Valdes, Cornelius, bilgece sözlerinizden yararlandırın beni. Valdes, sevgili Valdes, Cornelius, bilin ki söyledikleriniz sonunda beni sardı; artık kendimi gizli bilimlere, büyüye veriyorum. Yalnızca sözleriniz değil, düşlemim de, artık başka hiçbir şeyle uğraşmayacak zihnim de beni bu yola götürdü; büyücülükte usta olmaktan başka hiçbir düşüncem yok artık. Felsefe, iğrenç, anlaşılması güç; hukuk, hekimlik, sıradan insanlar için; tanrıbilim üçünün en aşağısı: tatsız, acımasız, hiçbir özelliği olmayan, nefret edilecek şey. Ah beni büyücülük tutsak aldı, kavradı, büyücülük.. İyi dostlarım, giriştiğim bu işte bana yardım edin; kısa önermelerle Alman papazlarının hepsini susturan, Wittenberg'in övündüğü seçkin gençleri, cehenneme inen sevgili Musaeus'un (21) başına üşüşen şeytanlar gibi davalarıma koşturan ben, çağırdığı düşlemlerle bütün Avrupa'nın kutladığı Agrippa (22) kadar usta olacağım.
VALDES
Faustus, bu kitaplar, senin zekân, bizim de deneyimimiz, bütün ulusların büyük beğenisini, saygısını üzerimize çekecek. İspanyol efendilerini sayan Amerika yerlileri gibi bütün öğelerin ruhları bize, üçümüze hizmet edecek; istediğimiz zaman aslan olup bizi koruyacak; elde mızrak Alman binicileri veya Laponya devleri olarak yanımızda gidecekler; bazen kadın, bazen kız giyimine girecekler; gök gibi parlak zarif alınları aşk ecesinin ak memelerinden daha güzel olacak; Venedik'ten servet dolu koca gemiler, Amerika'dan her yıl yaşlı Philip'in kasalarını dolduran altın postu (23) getirecekler... Yalnızca, bilgin Faustus, kararından dönmemen gerek.
FAUSTUS
Sen nasıl yaşamaya kararlıysan, Valdes, ben de buna öyle kararlıyım; onun için "kararından dönmemen gerek" deme.
CORNELIUS
Büyünün mucizelerine bir dalarsan, Faustus, başka kitaplara bir daha bakmazsın. Yıldız bilgisini iyice kavramış, dil öğrenmiş, madenlerden anlayan kişide büyücülük için gereken her şey var demektir. Onun için hiç kuşku duyma Faustus, ünlü olacaksın; bu ustalığın için sana akın akın insanlar gelecek; Delphoi'daki tanrı sözcüsüne bile bu kadar giden olmamıştır. Cinler bana, denizleri kurutabiliriz, batmış yabancı gemilerin servetlerini, babalarınızın, toprağın o kat kat derinliklerine sakladıkları zenginlikleri çıkarıp getirebiliriz, diyorlar... Söyle, Faustus, söyle, daha neyimiz eksik?
FAUSTUS
Hiçbir şeyimiz, Cornelius, hiçbir şeyimiz. Ah bütün bunlar ruhuma ne kadar sevinç veriyor! Haydi, birkaç büyü öğretin de, sık bir koruya gideyim, büyü yapayım, mutluluğa hemen kavuşayım.
VALDES
Öyleyse hemen ıssız bir koruya git, Bacon'un (24), Albanus'un (25) yapıtlarını, İbranilerin mezmurlarını, İncil'i yanına al (26)... daha ne gerekiyorsa, buradan gitmeden söyleriz.
CORNELIUS
Valdes, önce büyülü sözleri öğret; sonra Faustus büyü yöntemlerini öğrenir, bilgisini kendi kendine dener.
VALDES
Faustus, önce sana ana ilkeleri öğreteceğim; sonra sen büyük bir olasılıkla benden daha bilgin olacaksın...
FAUSTUS
Öyleyse gelin, birlikte yemek yiyelim; yemekten sonra tüm bunların özünü inceleriz. Ne yapabilirim, yatmadan önce denemek istiyorum. Bu gece büyü yapacağım... ölümüm demek bile olsa, büyü yapacağım, büyü...
(Çıkarlar.)
SAHNE II
Faustus'un evinin önü.
(İki üniversiteli girer.)
1. ÜNİVERSİTELİ
Ne oldu acaba Faustus'a? "İşte böylece kanıtlıyorum" diye sınıflarımızı çınlatır dururdu.
2. ÜNİVERSİTELİ
Şimdi öğreniriz, işte uşağı geliyor.
(Wagner girer.)
1. ÜNİVERSİTELİ
Hey, bana bak; efendin nerede?
WAGNER
Gökteki Tanrı bilir.
2. ÜNİVERSİTELİ
Ne, sen bilmiyor musun?
WAGNER
Bilmez olur muyum? Tanrı bilir demekten ben bilmiyorum anlaşılmaz ki!
1. ÜNİVERSİTELİ
Haydi oradan, eğlenmeyi bırak; efendin nerede, sen bize onu söyle.
WAGNER
Çıkarsamanız hiç de mantığa uygun değil; sizin gibi doktor olacakların dayanacağı usavurmalardan da çok uzak... Yanlışınızı kabul edin ve dikkat edin.
2. ÜNİVERSİTELİ
Peki ama, Faustus nerede biliyorum, demedin mi?
WAGNER
Tanığınız var mı?
1. ÜNİVERSİTELİ
Var ya... ben duydum.
WAGNER
İnsanın hırsız olup olmadığı suç ortağından sorulmaz ki!
2. ÜNİVERSİTELİ
Demek söylemeyeceksin!
WAGNER
Söyleyeceğim, söyleyeceğim... ama bilisiz olmasaydınız, böyle bir soru sormazdınız. Faustus corpus naturale olduğundan mobile (11) değil midir? Öyleyse bana nasıl böyle bir şey sorabiliyorsunuz? Ama bereket versin, soğukkanlıyım; çabuk öfkelenmem; hovardalığa (aşka demek istiyorum) eğilimim var; yoksa sizi, yemek odasına kırk ayaktan fazla yaklaştırmazdım; hele mahkeme toplansın, sizin de yenip yutulacağınıza eminim ya... İkinizi de böylece mat ettikten sonra, şöyle dikkatli, ölçülü bir öğretmen edası takınarak size şunu derim: Gerçekten, benim sevgili kardeşlerim, efendim içerde Valdes ve Cornelius'la yemek yiyor. Elimde tuttuğum şu şarabın dili olsaydı, siz ulu kişilere yeterli bilgiyi verirdi, sanıyorum. Haydi benim sevgili kardeşlerim. Tanrı sizi mutlu etsin, kurtarsın, korusun, benim sevgili kardeşlerim, benim sevgili kardeşlerim.
1. ÜNİVERSİTELİ
Eyvah! Faustus, Valdes'le Cornelius'un bütün ilimizde yüzlerini kara eden o yok olası bilime kendini vermiş olmasın!
2. ÜNİVERSİTELİ
Yabancım olsaydı, kendisini tanımasaydım da ona gene de acırdım. Haydi gel, gidelim, rektöre haber verelim; belki öğüt verir, Faustus'u kurtarır.
1. ÜNİVERSİTELİ
Korkarım onu hiçbir şey kurtaramayacak.
2. ÜNİVERSİTELİ
Gel, gel, bir deneyelim.
(Çıkarlar.)
SAHNE III
Bir koru.
(Faustus büyü yapmaya gelir.)
FAUSTUS
Orion'un (28) yaş yüzünü görmeye can atan toprağın karanlık gölgeleri, güney ülkesinden göklere yayılıyor, kara soluklarıyla gökyüzü boğuluyor; haydi Faustus, artık büyülerine başla; bak bakalım, şeytanlar buyruklarını dinleyecekler mi? Onlara o kadar yalvardın, o kadar saçılar saçtın! Bu dairenin içinde Yahova'nın sağdan soldan harfleri değiştirilerek yazılmış adı var, kutsal azizlerin kısaltılmış adları, göğün bütün belirtilerinin biçimleri; yıldızların yerlerini gösteren çizelge, gezegenlerin bütün işaretleri; cinleri görünmeye zorunlu kılan her şey var... Onun için korkma, Faustus, diren, büyünün başarabileceği en büyük şeyleri dene. - Sint mihi Acherontis propitii! Valeat numen triplex Jehovae! Ignei, aerii, aquatani spiritus, salvete! Orientis princeps Belzebub, inferni arrentis monarcha, et Demogorgen, propitiamus vos, ut appareat et surgat Mephistophilis, quod iumeraris: per Jehovam, Gehennam, et consecratam aquam quam nunc spargo, signumque eruis quod nunc facio, et per vota nostra, ipse nunc surgat nobis dictatus Mephistophilis! (29)
(Mephistophilis girer.)
Buyuruyorum sana, git giyimini değiştir; bu çirkin kılıkla bana hizmet edemezsin. Haydi çekil; yaşlı bir Fransisken papazı ol da öyle gel... Şeytana en yakışanı işte o kutlu giysidir. (Mephistophilis çıkar.) Görüyorum, büyülerimde büyük bir güç var. Bu bilimde usta olmayı da kim istemez? Şu Mephistophilis ne uysal, ne söz dinler, ne alçakgönülü! Büyünün, büyülerinin gücüdür işte bu: Faustus, artık büyücülerin piri oldun; o koca Mephistophilis'e buyuruyorsun: Quin regis Mephistophilis fratris imagine. (30)
(Mephistophilis Fransisken papazı giyiminde girer.)
MEPHISTOPHILIS
Söyle Faustus, ne istiyorsan yapayım.
FAUSTUS
Ben yaşadıkça bana hizmet edecek, Faustus ne isterse yapacaksın; ayı yörüngesinden çek, düşür, bütün dünyayı denizlere boğ dese bile.
MEPHISTOPHILIS
Ben yüce Lucifer'in (31) buyruğu altındayım; onayı olmazsa senin istediğini yapamam; biz onun buyrukları dışına çıkamayız.
FAUSTUS
Bana görünmeni o buyurmadı mı?
MEPHISTOPHILIS
Yoo, buraya kendi isteğimle geldim.
FAUSTUS
Seni böyle kaldıran, buralara getiren benim büyülerim değil mi, söyle?
MEPHISTOPHILIS
Öyle ama, dolaylı olarak. Biri Tanrı'nın adına acı çektirir, kurtarıcısı İsa'yı, Kutsal Kitabı yadsımaya kalkarsa biz onun ulu ruhunu elde ederiz umuduyla uçar geliriz. Şu da var: O, bizi çağırmak uğruna cehennem yolunu tutmuş olmalıdır; yoksa yerimizden kımıldayamayız bile; bu yolların da en kısası Üçlüyü (22) yadsımak, büyük bir bağlılıkla cehennem hükümdarına tapmaktır.
FAUSTUS
Faustus bunları çoktan yaptı!.. Kendisini tümüyle adadığı Belzebub'dan başka bir baş olmadığını da çoktan kabul etti. O "cehennemlik" sözü Faustus'u korkutmuyor; onun için cennet, cehennem hep bir; varsın ruhu o eski düşünürlere kavuşsun! Ama haydi, insanların ruhu üzerine şu boş konuşmayı bırakalım da, sen bana, senin efendin Lucifer kimdir, onu söyle.
MEPHISTOPHILIS
Bütün cinlerin yöneticisi, başı.
FAUSTUS
Lucifer bir zamanlar melek değil miydi?
MEPHISTOPHILIS
Evet, Faustus, hem de Tanrı'nın en çok sevdiği melek.
FAUSTUS
Peki, nasıl olmuş da şimdi şeytanların hükümdarı olmuş!
MEPHISTOPHILIS
Hep artıp giden kendini beğenmişliği, saygısızlığı nedeniyle Tanrı onu göklerden kovdu, attı.
FAUSTUS
Ya siz? Lucifer'le yaşayan sizler kimsiniz?
MEPHISTOPHILIS
Lucifer'le birlikte düşen, Lucifer'le birlikte Tanrımıza ayak direyen, Lucifer'le birlikte sonsuz ilence gömülen karayazılı ruhlar.
FAUSTUS
İlence gömülen mi? Nerede?
MEPHISTOPHILIS
Cehennemde.
FAUSTUS
Peki, nasıl oluyor da şimdi cehennemde değilsin?
MEPHISTOPHILIS
Cehennemdeyim, Faustus, cehennemde... Burası da benim için cehennem... Ben, Tanrı'nın yüzünü görmüş, cennetin o hiç tükenmeyecek sevincini tatmış olan ben, sonsuz mutluluktan yoksun olmakla bin cehennem acısı çekmiyor muyum sanırsın? Ah! Faustus, titreyen yüreğime korku veren şu boş sorularını bırak.
FAUSTUS
Ne! Cennetin mutluluğundan yoksun kaldım diye koca Mephistophilis böyle acı mı duyuyor? Öyleyse, erkekçe gözüpeklik nedir, Faustus'tan öğren; artık hiç elde edemeyeceğin mutluluk için alçalma, git, ulu Lucifer'e bildir: Faustus ölçüsüz düşünceleriyle Tanrı'ya karşı gelip kendini sonsuz ölüme mahkum etti; ruhunu Lucifer'e sunuyor. Karşılık olarak yirmi dört yıl bağışlamasını, tam bir doyum içinde yaşatmasını istiyor; seni de hep hizmetimde bulundurarak; ne istersem verecek, ne sorarsam söyleyeceksin; düşmanlarımı öldürecek, dostlarıma yardım edeceksin; isteklerime hep boyun eğeceksin... Haydi, git güçlü Lucifer'e; gece yarısı çalışma odamda beni bulur, efendin ne diyor söylersin.
MEPHISTOPHILIS
Başüstüne, Faustus.
(Çıkar.)
FAUSTUS
Gökteki yıldızlar sayısınca ruhum olsaydı, yine hepsini şu Mephistophilis'e verirdim: O beni dünyaya egemen kılacak. Esen yeller içinden köprüler kurup okyanusları ordularla aşacağım; Afrika kıyılarını çeviren tepeleri birleştirecek, Afrika'yı İspanya'ya, her iki ülkeyi de tacıma bağlayacağım; imparator da, Almanya'da her hükümdar da ancak benim iznim olursa yaşayabilecek... Artık her istediğimi elde edebildiğime göre, gideyim, Mephistophilis gelinceye kadar şu bilimin incelikleri üzerinde düşüneyim.
SAHNE IV
Bir sokak.
(Wagner'le bir soytarı girer.)
WAGNER
Hey, çocuk! gel bakalım buraya.
SOYTARI
Ne! Çocuk mu? Vay anasını, çocuk diyor be! Sen benim gibi böyle keçi sakallı çok bebek gördün galiba... çocukmuş!
WAGNER
Söyle, adam, paran var mı?
SOYTARI
Var ya, üstüme başıma baksana: pare pare!
WAGNER
Zavallı köle! bak yoksulluk çıplaklığıyla nasıl eğleniyor! Çapkın çırçıplak, bir işi de yok.. o kadar aç ki, eminim, kanlı bir koyun budu için bile ruhunu şeytana verir.
SOYTARI
Nasıl! ruhumu şeytana satmak mı? Hem de kanı üstünde bir but için, ha! Haydi oradan, dostum: Meryem hakkı için, bu kadar büyük fiyata şöyle kızarmış, terbiyeli bir but isterim.
WAGNER
Peki, bana hizmet eder misin? Seni Quin mihi discipulus (33) diye tanıtırım.
SOYTARI
Nasıl, yani?
WAGNER
Sana çubuklu çubuklu ipekler giydiririm; bit otunu da unutmam.
SOYTARI
Sen bit pazarından mısın be? Zaten böylelerin babasından ne kalırsa bit pazarına gittiğini bilirdim.
WAGNER
Sersem, bit otu diyorum.
SOYTARI
Ha, ha... bit otu!.. Ama, senin adamın olursam bitten boğulurum.
WAGNER
Benimle gel, gelme, nasıl olsa boğulacaksın... Haydi, adam, bırak şu alayı; yedi yıl için benim hizmetime gir, yoksa üstündeki bitleri şeytan yapar, seni parça parça ettiririm.
SOYTARI
Bak dinle, boş yere yorulma... yeme içme için para vermişler gibi onlar zaten etlerimi didik didik ediyorlar.
WAGNER
Peki, beni dinle, adam; al şu Fransız parasını...
SOYTARI
Fransız paparasını mı, o da ne?
WAGNER
Ne mi? Fransız altını.
SOYTARI
Fransız altını ha!.. Pöh!.. ne edeyim ben onu?.. Sen bana İngiliz metelikleri ver, daha iyi.
WAGNER
Artık bir saatin kaldı, sonra şeytan nerede isterse, ne zaman isterse gelip seni alacak.
SOYTARI
Yoo, yoo, al Fransız paparalarını, al...
WAGNER
Almayacağım, istemiyorum...
SOYTARI
Al, diyorum.
WAGNER
(Seyircilere.) Siz tanık olun, parayı ona verdim.
SOYTARI
(Seyircilere.) Tanık olun, geri veriyorum.
WAGNER
Şimdi iki şeytan çağıracağım, seni alıp götürsünler. Baliol, Belcher!
SOYTARI
Senin şu Banyo ile Balyoz'un buraya bir gelsinler, bak ne pataklarım; şeytan olduklarından beri böyle dayak yememişlerdir. Hele birini de öldürdüm mü, o zaman kim bilir ne derler: "Bakın, bakın, şu boru pantolonlu, uzun boylu delikanlıyı görüyor musunuz? Hah, işte şeytanı öldüren o!" ve sonra bütün mahalle bana "şeytan öldüren" der durur.
(İki şeytan girer. Soytarı bağırarak aşağı, yukarı
koşar.)
WAGNER
Baliol, Belcher! Haydi, çekilin.
(Şeytanlar çıkar.)
SOYTARI
Ne, gittiler mi? Kahrolsunlar! İğrenç, uzun tırnakları vardı. Biri erkek, biri dişiydi. Bak, sana söyleyeyim, bunu nasıl ayırt edebilirsin: erkeklerde boynuz vardır; dişilerin, çatal ayakları...
WAGNER
Haydi bakalım, arkamdan gel.
SOYTARI
Ama bak dinle, sana hizmet edersem, Banyo ile Balyoz'u nasıl çağırabilirim, öğretir misin?
WAGNER
Sana, kendini her biçime sokmayı öğreteceğim: köpek, kedi, sıçan, fare... ne istersen olursun.
SOYTARI
Şuna bak... bir Hıristiyan, nasıl köpek, kedi, sıçan veya fare olurmuş! Hayır efendim, hayır... beni bir şey yapacaksan, şöyle ufacık tefecik, güzel, oynak bir pire yap: şuraya ,buraya, her yere gidebileyim...
WAGNER
Peki öyleyse, gel buraya kerata!
SOYTARI
Ama söylediklerimi işittin, değil mi?
WAGNER
Ne, daha mı söyleniyorsun? Baliol, Belcher!
SOYTARI
Aman sus... yalvarırım sana, Banyoyu manyoyu uyutuver.
WAGNER
Maskara herif, bundan böyle bana Wagner hoca de; ve sol gözünü sağ topuğuma dik, quasi vestigias nostras insistere (34) olsun.
(Çıkar.)
SOYTARI
Aman Tanrım, yine o kötü Felemenkçesine başladı. Gidelim bari arkasından da hizmet edelim... ne yaparsın?
(Çıkar.)
SAHNE V
Faustus'un çalışma odası.
(Faustus yalnız.)
FAUSTUS
Demek cehennemlik olmak alnımızın yazısıymış, Faustus; kurtuluş yolu da yok... öyleyse Tanrı'yı, cenneti düşünmek neye yarar? Bırak böyle hoş hülyaları, umudu... Tanrı'dan umudunu kes... Belzebub'a inan... Geri dönmek yok, Faustus, kararında diren... Niçin duraklıyorsun? ah, kulaklarıma bir ses: bırak şu büyüyü, Tanrı'ya dön! diyor. Evet, Faustus Tanrı'ya dönecek. Tanrı'ya mı? Tanrı seni sevmiyor ki... Senin tanrın kendi özündür, Faustus, Belzebub'a büyük aşkla bağlanan varlığın... Ah! ben ona adak yerleri kuracağım,tapınaklar dikeceğim; yeni doğmuş yavruların ılık kanlarını sunacağım.
(Bir melekle bir şeytan girer.)
MELEK
Sevgili Faustus, şu iğrenç bilimi bırak...
FAUSTUS
Pişmanlık, dua, tövbe... ne boş sözcükler!
MELEK
Bunlar sana cennet kapısını açacak sözcükler..
ŞEYTAN
Kuruntu, delilik vergisi... Umutlarını onlara bağlayanları deli eden şeyler...
MELEK
Sevgili Faustus, cenneti, cennetlik şeyleri düşün...
ŞEYTAN
Hayır Faustus, ün ve zenginlikten başka bir şey düşünme..
(Çıkarlar.)
FAUSTUS
Evet, zenginlik!.. Elbette... Emden (35) derebeyliği benim olacak. Mephistophilis yanımda olduktan sonra hangi tanrı bana dokunabilir? Hiçbir şeyden korkma, Faustus, hiçbir şeyden kuşku duyma. Gel, Mephistophilis, Lucifer'den sevinçli haberler getir... Daha gece yarısı olmadı mı? Gel, Mephistophilis, gel... Veni, veni Mephistophile! (36)
(Mephistophilis girer.)
Söyle bana, efendin Lucifer ne diyor?
MEPHISTOPHILIS
Faustus'a bütün ömrünce hizmet edeceğim, ama bu hizmetimi ruhuyla satın alması gerek.
FAUSTUS
Seni elde etmek için Faustus bunu çoktan göze aldı.
MEPHISTOPHILIS
Ama Faustus, ruhunu resmen vereceksin, kendi kanınla bir senet yazacaksın! Lucifer böyle bir güvence istiyor; kabul etmezsen, hemen cehenneme dönerim.
FAUSTUS
Dur, Mephistophilis! söyle bana; ruhumun Lucifer'e ne yararı olacak?
MEPHISTOPHILIS
Ülkesini genişletecek.
FAUSTUS
Bunun için mi, bizi böyle aldatmaya çalışıyor?
MEPHISTOPHILIS
Solamen miseris socios habuisse doloris. (37)
FAUSTUS
Başkalarına acı çektiren sizler de acı çekiyor musunuz?
MEPHISTOPHILIS
İnsan ruhlarının çektiği kadar engin acılar!.. Haydi söyle Faustus, ruhunu veriyor musun? Senin kölen olurum, sana hizmet ederim, düşünebileceğin şeylerden daha çoğunu veririm.
FAUSTUS
Evet, Mephistophilis, ruhumu veriyorum.
MEPHISTOPHILIS
Öyleyse Faustus, kolunu bıçakla ve ruhunu Lucifer'e bağla da, bir gün "bu ruh benimdir" diye isteyebilsin. Faustus sen de Lucifer kadar ulu olacaksın.
FAUSTUS
Bak Mephistophilis, sana olan sevgimden kolumu yarıyorum: kendi kanımla, ruhumu Lucifer'e, sonsuz geceye egemen olan Lucifer'e bağlıyorum. Kolumdan damla damla akan şu kana bak; onu isteklerime uygun kıl, Mephistophilis!..
MEPHISTOPHILIS
Ama Faustus, bir senet yazman gerek.
FAUSTUS
Yazacağım... (Yazar.) A! Kanım donuyor, artık yazamayacağım...
MEPHISTOPHILIS
Ateş getireyim, şimdi yine akar...
(Çıkar.)
FAUSTUS
Bu kanımın donması neye belirti acaba? Senedi yazmamı istemiyor mu ki? Niçin akmıyor?.. Sürdürmeyeyim diye mi? Faustus sana ruhunu veriyor: işte burada dondu! Niçin vermeyeceksin, Faustus? Ruhun senin değil mi? Öyleyse gene yaz: Faustus sana ruhunu veriyor.
(Mephistophilis bir mangal ateşle gelir.)
MEPHISTOPHILIS
Ateş getirdim, gel, Faustus, kolunu üzerine tut.
FAUSTUS
İşte gene akmaya başladı. Şimdi hemen bitiririm.
MEPHISTOPHILIS
Ah, Faustus'un ruhunu elde etmek için neler yapmam!
FAUSTUS
Cosummatum est. (38) Senet bitti; Faustus da ruhunu Lucifer'e armağan etti. A! Kolumdaki bu yazı da ne? Homo, fuge: (39) Nereye kaçacağım? Tanrı'ya mı? Beni cehenneme atar... Yok, yok, duyularım aldanıyor... Yazı filan yok... Yoo! açıkça görüyorum, işte, şurada yazılı: homo, fuge... Ama Faustus kaçmayacak.
MEPHISTOPHILIS
Bari bir şeyler getireyim de gönlü eğlensin!
(Mephistophilis çıkar, biraz sonra şeytanlarla gelir; Faustus'a taçlar, süslü giysiler verirler, dans edip giderler.)
FAUSTUS
Mephistophilis, bu da ne?
MEPHISTOPHILIS
Hiç... gönlünü eğlendireyim, büyücülük neler yapabilir, göstereyim, demiştim.
FAUSTUS
Ben de istediğim zaman ruhları, cinleri çağırabilir miyim?
MEPHITOPHILIS
Elbette Faustus... daha büyük şeyler de yapabilirsin.
FAUSTUS
Öyleyse bu, bin ruh vermeye değer. İşte Mephistophilis al şu kâğıdı, bedenimi, ruhumu bağışlayan senedi... ama, anlaştığımız her şeyi yapman koşuluyla...
MEPHISTOPHILIS
Faustus, cehennem ve Lucifer üzerine ant içerim ki, anlaşacağımız her şeyi yapacağım.
FAUSTUS
Öyleyse koşulları okuyayım dinle: 1. Faustus'un gerek biçimi gerek özü ruh olabilecek. 2. Mephistophilis hizmetçisi olacak, buyruğunda bulunacak. 3. Faustus ne isterse, Mephistophilis yapacak, getirecek. 4. Mephistophilis, Faustus'un odasında veya evinde göze görünmeyecek. 5. John Faustus ne zaman, hangi biçimde, hangi giyimde isterse Mephistophilis Faustus'un önüne öyle çıkacak.
- Bu koşullar altında, ben, Wittenbergli Doktor John Faustus, bu senetle, bedenimi ve ruhumu doğu hükümdarı Lucifer'e ve vekili Mephistophilis'e veriyorum. Ve, 24 yıl geçtikten sonra, yukarıdaki şartlar bozulmamışsa, onlara, Faustus'un bedenini, ruhunu, etini, kanını, mallarını gelip almak ve ülkeleri nerede olursa oraya götürmek yetkisini veriyorum.
İmza: John Faustus.
MEPHISTOPHILIS
Söyle Faustus, bunu kendi senedin olarak veriyorsun, değil mi?
FAUSTUS
Evet, al... Şeytan sana onun hayrını göstersin!
MEPHISTOPHILIS
Haydi Faustus, şimdi istediğini sor.
FAUSTUS
Önce sana cehennem hakkında birkaç şey soracağım. Şu insanların cehennem dedikleri yer nerede?
MEPHISTOPHILIS
Göklerin altında.
FAUSTUS
Peki ama, altında neresinde?
MEPHISTOPHILIS
Sonsuza kadar acı çektiğimiz, sonsuza kadar kaldığımız yerde... öğelerin ta derinliklerinde... Cehennemin sınırı yoktur, Faustus; yalnızca bir yerde de değildir. Biz neredeysek cehennem oradadır, cehennem neredeyse biz de hep orada olmalıyız. Şunu da söyleyeyim; bütün dünya eriyip bitince, her yaratık ârafta temize çıkınca, cennet olmayan her yer cehennem olacak.
FAUSTUS
Haydi oradan... Cehennem bence bir masaldır...
MEPHISTOPHILIS
Sen yine öyle san... kendin deneyip düşünceni değiştirinceye kadar öyle san.
FAUSTUS
Ne! Faustus cehennemlik mi olacak sanıyorsun?
MEPHISTOPHILIS
Elbette. İşte senet; ruhunu Lucifer'e verdin.
FAUSTUS
Bedenimi de verdim... Ne çıkar? Sen Faustus'u bu yaşam tükenince insanın acı duyacağını düşünecek kadar budala mı sanıyorsun? Sus.. bu söylediklerin boş şeyler... kocakarı masalı.
MEPHISTOPHILIS
Ama Faustus bana bak: Bu söylediklerinin tersini göstermiyor muyum? Ben cehennemlik oldum. Faustus, şimdi de cehennemdeyim.
FAUSTUS
Cehennemde mi? Cehennem buysa, ben böyle cehennemlik olmaya çoktan razıyım! Böyle yürüyerek, tartışarak... Haydi, bunları bir yana bırakalım; evlenmek istiyorum, Mephistophilis; bana bir karı bul, Almanya'nın en güzel kızı olsun. Kanım, ateşli; beni yakıyor; kadınsız yapamam.
MEPHISTOPHILIS
Evlenmek için karı mı? Dilerim senden, Faustus, şu karı lafını etme.
FAUSTUS
Hayır, sevgili Mephistophilis, bir tane bul getir... kesinlikle istiyorum.
MEPHISTOPHILIS
Peki öyleyse, bir karı getireyim. Ben gelinceye kadar burada otur. Şeytan hakkı için sana bir karı bulacağım.
(Çıkar.)
(Mephistophilis kadın kılığına girmiş bir şeytanla kestane fişekleri patlatarak gelir.)
MEPHISTOPHILIS
Söyle bakalım, Faustuscuğum karını beğendin mi?
FAUSTUS
Yok olsun!
MEPHISTOPHILIS
Hah şöyle. Evlenme çocukça bir törenden başka bir şey değildir, Faustus; beni seversen bir daha böyle şeyler aklına getirme. Gözlerin hangi kadından hoşlanırsa o senin olacaktır: ister Penelope (40) kadar namuslu, Saba melikesi kadar akıllı; ister cehenneme düşmeden önceki parlak Lucifer kadar güzel olsun! (Bir kitap verir.) Al şu kitabı, iyice incele: şu dizeleri yinele, altın elde edersin; şu daireyi toprağa çiz, kasırgalar, fırtınalar çıkar, gökler gürler, şimşekler çakar; şunu büyük bir inançla kendi kendine üç kez söyle, karşına her istediğini yapmaya hazır sürüyle zırhlı adam çıkar.
FAUSTUS
Teşekkür ederim Mephistophilis... ama, istediğim zaman ruhları çağırabilmek için gereken büyüleri gösteren bir kitap istiyorum.
MEPHISTOPHILIS
Bu kitapta hepsi var.
(Yerini gösterir.)
FAUSTUS
Peki. Göklerin gezegenlerini, bütün özelliklerini gösteren bir kitap istiyorum; böylece devinimlerini, etkilerini öğrenirim.
MEPHISTOPHILIS
İşte onlar da burada.
(Yerini gösterir.)
FAUSTUS
Son olarak şunu da isteyeyim: toprak üzerinde yetişen bütün bitkileri, otları, ağaçları gösteren bir kitap istiyorum.
MEPHISTOPHILIS
İşte onlar da burada.
FAUSTUS
Yoo, aldanıyorsun, Mephistophilis.
MEPHISTOPHILIS
İnan bana, onlar burada.
(Yerini gösterir.)
SAHNE VI
Faustus'un evi.
FAUSTUS
Göklere bakıp da pişmanlık duyuyorum ve sana ileniyorum, alçak Mephistophilis; beni o zevklerden yoksun bıraktın...
MEPHISTOPHILIS
Ne, Faustus! cennet o kadar eksiksiz güzellikte bir şey mi ki? Bak sana söyleyeyim; o, senin de, dünyada yaşayan herhangi birinin de yarısı kadar güzel değildir.
FAUSTUS
Bunu nasıl kanıtlarsın?
MEPHISTOPHILIS
İnsan için yapılmış değil midir? Demek insan daha güzeldir.
FAUSTUS
Cennet insan için yaratılmışsa benim için de yaratılmış demektir... Büyücülükten vazgeçeceğim, pişmanlık duyduğumu söyleyeceğim.
(Bir melekle bir şeytan girer.)
MELEK
Tövbe et Faustus, Tanrı sana acır.
ŞEYTAN
Sen artık cehennemlik bir ruhsun, Tanrı sana acımaz.
FAUSTUS
Cehennemlik bir ruhsun diye, kulaklarımda kim vızıldıyor? Şeytan olsam bile Tanrı bana acır... evet... pişmanlık duyarsam Tanrı bana acır ve bağışlar.
ŞEYTAN
Evet, ama Faustus hiçbir zaman pişmanlık duyamayacak.
(Melekle şeytan çıkarlar.)
FAUSTUS
Yüreğim o kadar katılaştı ki pişmanlık duyamıyorum. Kurtuluş, inanç, cennet sözünü eder etmez kulaklarımda korkunç yankılar gürlüyor, "Faustus, sen cehennemlik oldun" diyor. Önümde, kendimi öldüreyim diye, kılıçlar, bıçaklar, zehirler, tabancalar, kementler, zehirli çelikler duruyor... Kendimi çoktan öldürürdüm ama, tatlı zevkler derin umutsuzluğumu yendi. Kör Homeros'u ayağıma kadar getirtip İskender'in aşklarını, Ognone'nin (41) ölümünü okutmadım mı? Uyumlu arpının gönül açan türküleriyle o Thebai surlarını kuran (42) buraya kadar gelip Mephistophilis'le birlikte bana güzel şeyler çalmadı mı? Niçin öleyim? Niçin alçakça umutsuzluğa düşeyim? Kararımı verdim artık: Faustus hiçbir zaman pişman olmayacak... Gel, Mephistophilis, gel, o güzel yıldızbilim üzerine konuşalım, düşünelim. Söyle bana, ayın üzerinde kaç gök var? Gökteki cisimlerin hepsi evrenin ortasında bulunan dünyamız gibi mi?
MEPHISTOPHILIS
Elementler nasılsa küreler de öyledir; çevirdikleri daireler birbirinin içindedir; hepsi de bir yörünge çevresinde döner; yörüngenin ucuna da evrenin kutbu denir. Satürn, Mars, Jupiter... bunlar boş adlar değildir, Faustus, gezegenlerdir...
FAUSTUS
Söyle bana, hepsinin bir devinimi mi var? Hem situ, hem tempore? (43)
MEPHISTOPHILIS
Hepsi birden, dünyanın kutupları çevresinde, doğudan batıya yirmi dört saatte devinir, ama yıldızların kutupları çevresindeki devinimleri başka başkadır.
FAUSTUS
Haydi oradan... böyle basit şeylere Wagner'in bile aklı erer. Mephistophilis'in bütün bilgisi bu mu? Gezegenlerin çift devinimini kim bilmez ki? Birinci devinimleri bir günde biter; ikincisiniyse, Satürn otuz yılda, Jupiter on iki, Güneş, Venüs, Merkür bir yılda, Ay da yirmi sekiz günde bitirir... Bunları üniversiteye yeni gelenlere sorarlar. Söyle bana, her kürenin kendine öz bir gücü, bir özelliği var mı?
MEPHISTOPHILIS
Var.
FAUSTUS
Ne kadar gök ya da küre var.
MEPHISTOPHILIS
Dokuz: yedi gezegen, gök ve göğün dokuzuncu katı.
FAUSTUS
Peki, beni şu konuda da aydınlat: niçin kavuşma, uzaklaşma, tutulma hep aynı zamanda olmuyor da, bazı yıllar daha sık, bazı yıllar daha az sıklıkta oluyor?
MEPHISTOPHILIS
Per inaequalem motum respectu totius. (44)
FAUSTUS
Peki, anladım. Şimdi söyle, dünyayı kim yarattı?
MEPHISTOPHILIS
Söylemem.
FAUSTUS
Sevgili Mephistophilis, söyle.
MEPHISTOPHILIS
Söylemem; kızdırma beni.
FAUSTUS
Alçak, bana her şeyi söyleyeceğine söz vermedin mi?
MEPHISTOPHILIS
Evet, ülkemize karşı olmayan her şeyi... ama bu sorduğum öyle değil ki! Sen cehennemlik oldun, Faustus, cehennemi düşün.
FAUSTUS
Hayır, Faustus, dünyayı yaratan Tanrı'yı düşün.
MEPHISTOPHILIS
Sen benim söylediğimi aklında tut.
FAUSTUS
Haydi defol, kötü ruh, o iğrenç cehennemine defol... Faustus'un ne yapacağını bilmeyen ruhuna sen ilenç getirdin. Geç, çok geç değil mi acaba?
(Melekle şeytan girerler.)
ŞEYTAN
Çok geç.
MELEK
Faustus pişmanlık duyarsa, hiç de değil.
ŞEYTAN
Pişmanlık duyarsan şeytanlar seni parçalar.
MELEK
Pişman olduğunu, bağışlanmak iştediğini söyle, kılına bile dokunamazlar.
(Çıkarlar.)
FAUSTUS
Ah, İsa! Kurtarıcım İsa, Faustus'un ne yapacağını bilmeyen ruhunu kurtarmaya çalış.
(Lucifer, Belzebub, Mephistophilis girerler.)
LUCIFER
İsa ruhunu kurtaramaz; çünkü o, doğrudur. Senin ruhunla ilgili benden başka kimse yoktur.
FAUSTUS
A! sen kimsin? Böyle korkunç görünen sen?
LUCIFER
Ben Luciferim;

No comments:

Post a Comment