IDIOMS: İdioms are phrases which people use in everday language which do not make sense literary, but we understand what they mean.
You are nuts! A drowning man will catch at a straw As green as grass | Sen kafayı yemişsin. Denize Düşen Yılana Sarılır. Acemi çaylak. |
| It’s none of your business! In the bag. As you sow, you shall reap | Sana ne! Çantada keklik. Ne ekersen onu biçersin |
| Mind your own business | Sen kendi işine bak. |
| Take care. Love is blind A barking dog never bites | Kendine iyi bak. Aşkın gözü kördür Havlayan köpek ısırmaz. |
| Take good care of yourself. | Kendine çok iyi bak. |
| Shit! | Tüh, kahretsin. |
| What can I do to win her heart? | Onun kalbini kazanmak için ne yapabilirim? |
| Have a heart! | İnsaf be! |
| Good for you/ Good job / Well done! | Aferin |
| No comment Get the drift. | yorum yok Meseleyi anlamak. |
| Don't wait, just dig in! | Bekleme, yumul. (yemeğe) |
| Shut up! | Kapat çeneni! |
| Cheer up a little. Give oneself airs. | Neşelen biraz. Havalara girmek. |
| It’s not the end of world! In hot water. | Dünyanın sonu değil ya. Yüzü kızarmış. |
| Look to your manners | Hareketlerine dikkat et. |
| Behave yourself! | Uslu dur! |
| Who do you think you are? | Kim olduğunu sanıyorsun? |
| For my sake. Hot air. | Hatırım için. Boş laf/ Palavra. |
| For your sake. | Senin hatrın için. |
| Never mind. | Boşver. |
| Easy come easy go. | Haydan gelen huya gider. |
| So far so good. Play with fire | Şimdilik fena değil. Ateşle oynamak. |
| Long time no see. | Uzun zamandır görüşemiyoruz. |
| She is not the only fish in the sea. | Dünyada bir tek o kız mı kaldı? |
| Barking dogs seldom bite. | Havlayan köpek ısırmaz. |
| Spit it out. Off the beam | Çıkar ağzındaki baklayı. Yanlış yolda. |
| Give me peace. | Huzur ver. |
| A piece of cake. | Çocuk oyuncağı (çok kolay) |
| Anyway! | Her neyse! |
| I’m sick and tired! | Bıktım. |
| bend over backwards. | Kı.ını yırtmak |
| Cut it out!. | Kes şunu! |
| in/for ages. Hit the rocks. | asırlardır (çoktandır) Duvara toslamak. |
| Keep your chin up. | Başını dik tut. |
| I know him like the back of my hand. | Onu avcumun içi gibi tanırım. |
| Take it easy. | Rahat ol. |
| It cracked me up. | Gülmekten yarıldım. |
| Cross your fingers. | Tahtaya vur (Maşallah) |
| She’s crying over a spilt milk. | İş işten geçti, boşuna üzülüyor. |
| Curiosity killed the cat. | İnsanın başına ne gelirse meraktan. |
| Don't count your chickens before they hatch | Dereyi görmeden paçaları sıvama. |
| Drink like a fish.. | Sünger gibi içmek. |
| Excuse my French. | Ağzımı bozacağım ama.. |
| It’s finger lickin' good. Jack of all trades | Parmaklarını yersin. on parmağında on marifet. |
| Get over it. | Aş bunları / Geç bunları |
| I have a gut feeling that you are lying. | İçimden bir ses yalan söylüyorsun diyor. |
| Haste makes waste. Back down. | Acele işe şeytan karışır. İddasından vazgeçmek. |
| He’s head over heels (in love). | Sırılsıklam aşık. |
| I’ll keep an eye on you. | Gözüm üstünde. |
| Pick up your ears. Keep pace Cheats never prosper. Full of beans. | Kulaklarını dört aç. Ayak uydurmak. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Hayat dolu/ Bomba gibi. |
