![]() |
| Resim yazısı ekle |
1. abandon = (1) (birini) terk etmek (= leave) (2) bir şeyden vazgeçmek (= give up)
2. abbreviate = (1) kısaltmak
özetlemek (2) (matematikte) sadeleştirmek
özetlemek (2) (matematikte) sadeleştirmek
3. abolish = (toplumdaki tabuları) yıkmak
sona erdirmek (= do away with)
sona erdirmek (= do away with)
4. absorb = içine çekmek
emmek
emmek
5. abstain from = (alkol
ilaç vb) --- den sakınmak/ uzak durmak (=avoid from) !
ilaç vb) --- den sakınmak/ uzak durmak (=avoid from) !
6. abundance = bolluk
bereket
bereket
7. abundant = bol
bereketli
bereketli
8. accelerate = hızlandırmak
ivme kazandırmak *** accelerator = gaz pedalı
ivme kazandırmak *** accelerator = gaz pedalı
9. accept = kabul etmek
razı olmak
razı olmak
10. access = erişmek
ulaşmak
ulaşmak
12. accommodate = (misafir
konuk vb) ağırlamak (= put up)
konuk vb) ağırlamak (= put up)
13. accompany = (1) eşlik etmek
arkadaşlık etmek (= escort) (2) beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek (* Pain and fever accompany inflammatory diseases)
arkadaşlık etmek (= escort) (2) beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek (* Pain and fever accompany inflammatory diseases)
14. accomplish = başarmak (= achieve)
15. accumulate = (1) birikmek
çoğaltmak (2) biriktirmek
yığmak
çoğaltmak (2) biriktirmek
yığmak
16. accuracy = doğruluk
kesinlik
kesinlik
17. accurate = doğru
hatasız
eksiksiz bir şekilde (= precise
correct)
hatasız
eksiksiz bir şekilde (= precise
correct)
18. accurately = doğru
hatasız
eksiksiz bir şekilde (= precisely
correctly)
hatasız
eksiksiz bir şekilde (= precisely
correctly)
19. accuse (of) = birini bir şeyle suçlamak
itham etmek
itham etmek
20. achieve = başarmak
yerine getirmek
yerine getirmek
21. acknowledge as = (1) kabul etmek
--- olarak tanımak (2) (mektup
mesaj vb) aldığını gönderen kişiye bildirmek
--- olarak tanımak (2) (mektup
mesaj vb) aldığını gönderen kişiye bildirmek
22. acquainted with = aşina olmak
haberdar olmak (= familiar with)
haberdar olmak (= familiar with)
23. acquire = (dil
miras
huy vb) edinmek
kazanmak (= obtain
attain) (*She acquired a huge fortune.) (* I acquired Turkish but I learned English in school.)
miras
huy vb) edinmek
kazanmak (= obtain
attain) (*She acquired a huge fortune.) (* I acquired Turkish but I learned English in school.)
24. acquisition = edinim
25. activity = faaliyet
aktivite *** activist = bir fikrin aktif destekçisi (= supporter)
aktivite *** activist = bir fikrin aktif destekçisi (= supporter)
26. adapt = bir şeye uyarlamak
uydurmak ( = adjust)
uydurmak ( = adjust)
27. addict = bağımlı
tiryaki *** drug addict = eroin bağımlısı
tiryaki *** drug addict = eroin bağımlısı
28. addiction to = bağımlılık
tiryakilik
tiryakilik
29. addition = ilave
ek
ek
30. additionally = ayrıca
bunun yanı sıra
buna ilaveten (= furthermore
moreover)
bunun yanı sıra
buna ilaveten (= furthermore
moreover)
31. adequately = yeterli bir şekilde (= sufficiently)
32. adjust = (1) uyarlamak (= adapt) (2) alışmak (= get used to)
33. adjustment = düzeltme
intibak
uyma
intibak
uyma
34. administer = (1) idare etmek
yönetmek (2) (damardan ilaç vb) vermek
sağlamak
yönetmek (2) (damardan ilaç vb) vermek
sağlamak
35. admire = hayran olmak
36. admit = kabullenmek
itiraf etmek
itiraf etmek
37. adopt = (1) evlat edinmek (= take up) (2) (önlem
tedbir vb) almak (adopt measure) (3) (başkasına ait bir şeyi) benimsemek (dil
din vb)
tedbir vb) almak (adopt measure) (3) (başkasına ait bir şeyi) benimsemek (dil
din vb)
38. adore = çok sevmek
tapmak
tapmak
39. adverse = zıt
kötü
kötü
40. advocate = (1) savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)
41. affect = etkilemek (= influence)
42. aggravate = gittikçe kötüye gitmek
fenalaşmak (= deteriorate
worsen)
fenalaşmak (= deteriorate
worsen)
43. aggressive = saldırgan
44. aid = yardım etmek (= help)
45. alien (to) = yabancı
46. alongside = yanında
bitişiğinde (beside
next to)
bitişiğinde (beside
next to)
47. alter = değiştirmek (= change)
48. alteration = değişiklik
49. amazing = şaşırtıcı
hayran bırakıcı (= astonishing)
50. amend = değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)
hayran bırakıcı (= astonishing)
51. amendment = değişiklik
(kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)
(kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)
52. amusing = eğlenceli
zevkli
zevkli
53. announce = anons etmek
ilan etmek (= give out
declare)
ilan etmek (= give out
declare)
54. anticipate = ummak
beklemek
beklemek
55. apologize = özür dilemek (apologize to someone for something)
56. appalling = korkunç (= dreadful
horrendous)
horrendous)
57. appointment = (1) atama
tayin (2) randevu (= rendezvous)
tayin (2) randevu (= rendezvous)
58. appreciate = (1) takdir etmek
değerini bilmek (2) anlamak
farkına varmak
değerini bilmek (2) anlamak
farkına varmak
59. approach = (1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak
ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)
ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)
60. appropriately = uygun olarak (= suitably)
61. approve of = onaylamak
uygun bulmak
tasvip etmek
uygun bulmak
tasvip etmek
62. arrange = düzenlemek
ayarlamak (toplantı
randevu vb)
ayarlamak (toplantı
randevu vb)
63. artefact = insan eliyle yapılmış (sanat)
64. ascend = yukarı çıkmak
yükselmek
tırmanmak (= go up / climb up)
yükselmek
tırmanmak (= go up / climb up)
65. ask for = ricada bulunmak
bir şey istemek
bir şey istemek
66. aspire = şiddetle arzu etmek
çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)
çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)
67. assemble = (1) bir araya getirmek
toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)
toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)
68. assess = değerlendirmek (= evaluate)
69. assign = atamak
tayin etmek
görevlendirmek (= appoint)
tayin etmek
görevlendirmek (= appoint)
70. assist somebody in something = birine bir konuda yardım etmek
71. associate = (zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak
çağrıştırmak (* I always associate the smell of baking with my childhood.) (2) (kötü yolda olan veya kötü alışkanlıkları olan insanlarla) arkadaşlık yapmak
düşüp kalkmak (* Don’t associate with those glue-sniffers.)
çağrıştırmak (* I always associate the smell of baking with my childhood.) (2) (kötü yolda olan veya kötü alışkanlıkları olan insanlarla) arkadaşlık yapmak
düşüp kalkmak (* Don’t associate with those glue-sniffers.)
72. assume = (1) elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek
farz etmek (= conclude) (2) (sorumluluk/vebal vb) üstlenmek
üzerine almak (= take on) (* I temporarily assumed the responsibility for her)
farz etmek (= conclude) (2) (sorumluluk/vebal vb) üstlenmek
üzerine almak (= take on) (* I temporarily assumed the responsibility for her)
73. assure = birine teminat vermek
emin kılmak
garanti vermek
emin kılmak
garanti vermek
74. astonishment = şaşırtmak
şaşırmak (= amazement
bewilderment)
şaşırmak (= amazement
bewilderment)
75. attach = iliştirmek
eklemek (= enclose)
eklemek (= enclose)
76. attack = saldırmak
saldırı
saldırı
77. attain = elde etmek
erişmek (= gain
obtain)
erişmek (= gain
obtain)
78. attainment = ulaşmak
erişmek
erişmek
79. attend = iştirak etmek
katılmak
katılmak
80. attribute = (bir sebebe/nedene) dayandırmak (= base on/upon)
81. auditorium = dinlenme/izleme salonu
seyircilerin oturduğu bölüm
seyircilerin oturduğu bölüm
82. available = mevcut
var olan
var olan
83. avert = (1) olmasını önlemek (2) başka yöne çevirmek (trafik akışını vb)
84. avoidable = kaçınılabilir
engellenebilir
engellenebilir
85. award = ödül
86. backward = geri kalmış
geriye doğru
geriye doğru
87. badly in need of = bir şeye/birine çok muhtaç olmak
88. barely = (1) hemen hemen hiç
neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly
scarcely)
neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly
scarcely)
89. bargain = (1) pazarlık
anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir
ucuz eşya
anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir
ucuz eşya
90. barren = kurak
verimsiz (= infertile
arid)
verimsiz (= infertile
arid)
91. basic = temel (= essential
fundamental)
fundamental)
92. bazaar = pazar
alışveriş yeri
alışveriş yeri
93. behave = davranmak
94. believe = inanmak
95. belongings = birinin kişisel eşyaları (= possessions)
96. beloved = sevgili
hazret
hazret
97. bitingly satirical = aşırı alaycı
insafsızca eleştirme
insafsızca eleştirme
98. bizarre = tuhaf
acayip (= strange
weird)
acayip (= strange
weird)
99. blanket = battaniye
100. blaze = (1) ateş
alev
yangın (2) parlamak
101. bolt = fırlayıp kaçmak
tabanları yağlamak
tabanları yağlamak
102. branch = dal
branş
branş
103. break off = (nişan
nikah vb) bozmak
ayrılmak
nikah vb) bozmak
ayrılmak
104. breed = (1) (hayvan için) doğurmak
yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek
yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek
105. bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek
106. bride = gelin
107. brief = kısa
öz *** in brief = kısaca
öz olarak
öz *** in brief = kısaca
öz olarak
108. bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak
109. broadcast = (radyo
televizyon
hava durumu için) yayın
televizyon
hava durumu için) yayın
110. Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally
mostly)
mostly)
111. broil = ızgara yapmak
kavurmak
kavurmak
112. bullfight = boğa güreşi
113. bully = (1) kabadayı
zorba (2) kabadayılık yapmak
zorbalık yapmak
zorba (2) kabadayılık yapmak
zorbalık yapmak
114. burial = gömü
gömme
gömme
115. burn = (1) yakmak (2) yanmak
116. button = düğme
117. calculator = hesap makinesi
118. call for = talep etmek
istemek (= demand)
istemek (= demand)
119. calm = sakin
120. can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
121. cancel = iptal etmek (= call off)
122. captivating = büyüleyici (= enchanting
fascinating)
fascinating)
123. captive = tutsak
esir
esir
124. captivity = tutsaklık
esaret
esaret
125. capture = yakalamak
ele geçirmek
tutsak etmek (= apprehend)
ele geçirmek
tutsak etmek (= apprehend)
126. careless = dikkatsiz
127. carry out = (çalışma
deney
anket vb) yürütmek
icra etmek (= fulfil
conduct)
deney
anket vb) yürütmek
icra etmek (= fulfil
conduct)
128. carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
129. casually = günlük
sıradan
havadan sudan
sıradan
havadan sudan
130. caution = uyarı
dikkat
dikkat
131. cease = sona erdirmek
durdurmak ( cease-fire= ateşkes)
durdurmak ( cease-fire= ateşkes)
132. ceaseless = aralıksız
durmadan (= non-stop)
durmadan (= non-stop)
133. celebration = kutlama
134. celebrity = ünlü
135. census = nüfus sayımı
136. ceremony = tören
137. charge (with) = --- ile yargılamak (mahkemede) (= try)
138. circulate = dolaşmak
dolaştırmak
deveran etmek (vücuttaki kan vb)
dolaştırmak
deveran etmek (vücuttaki kan vb)
139. circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı
günlük satış oranı
günlük satış oranı
140. cite = örneklemek
adından bahsetmek
değinmek (= refer to
mention)
adından bahsetmek
değinmek (= refer to
mention)
141. citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
142. clarify = açıklamak (= explain)
143. claw = pençe
hayvan pençesindeki kıvrık tırnak
hayvan pençesindeki kıvrık tırnak
144. clearance = (1) mağazayı boşaltma
malları elden çıkarma
tasfiye (2) izin
yeşil ışık
malları elden çıkarma
tasfiye (2) izin
yeşil ışık
145. close = (sıfat) yakın
146. closed = kapalı
147. closure = (1) kapanış (2) iflas
148. coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)
149. collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
150. collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
151. collar = (1) yaka (2) tasma
152. colleague = iş arkadaşı
153. collide with = çarpışmak (= crash into)
154. commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
155. comment on = yorum yapmak (= interpret)
156. commercial = ticari
157. commit = (1) (intihara vb) kalkışmak
yeltenmek (2) (suç
cürüm) işelemek (3) (kendini işine
ailesine vb) adamak (= devote)
yeltenmek (2) (suç
cürüm) işelemek (3) (kendini işine
ailesine vb) adamak (= devote)
158. commit = kalkışmak
yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek
yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek
159. common = (1) ortak (2) sıradan
yaygın *** in common with = --- ile ortak nokta
yaygın *** in common with = --- ile ortak nokta
160. commonplace = yaygın
sıradan (= ordinary
usual)
sıradan (= ordinary
usual)
161. commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
162. companion = dost
arkadaş
arkadaş
163. company = (1) arkadaşlık
dostluk (2) şirket
dostluk (2) şirket
164. compel = zorlamak
mecbur bırakmak (= force
oblige)
mecbur bırakmak (= force
oblige)
165. compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
166. compete = rekabet etmek
yarışmak ***competition = müsbaka
yarış
yarışmak ***competition = müsbaka
yarış
167. compete against = başkasıyla yarışmak
rekabet etmek
rekabet etmek
168. compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
169. competition = (1) rekabet (2) müsabaka
yarış
yarış
170. compile = derlemek
bir araya getirmek (bilgi
delil vb)
bir araya getirmek (bilgi
delil vb)
171. complain to somebody about something = şikayet etmek
172. completely = tamamen
bütünüyle (= entirely)
bütünüyle (= entirely)
173. comply (with) = --- e uymak
--- e itaat etmek (= abide by)
--- e itaat etmek (= abide by)
174. compose = oluşturmak
meydana getirmek *** be composed of = --- den oluşmak
meydana getirmek *** be composed of = --- den oluşmak
175. compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
176. comprise = içermek (= include)
177. compute = hesap yapmak
bir notu bilgisayara girmek(= calculate )
bir notu bilgisayara girmek(= calculate )
178. conceal = gizlemek
saklamak (= hide)
saklamak (= hide)
179. conceive as = (1) --- olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
180. conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
181. conclusion = sonuç
netice
yargı
netice
yargı
182. condition = durum
hal / koşul
şart
hal / koşul
şart
183. conditionally = şartlı olarak
belli şartlara bağlı
belli şartlara bağlı
184. conduct = (1) (deney
anket vb) idare etmek
yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)
anket vb) idare etmek
yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)
185. conduct = (1) (deney
çalışma vb) yürütmek
icra etmek (2) davranış (= behaviour)
çalışma vb) yürütmek
icra etmek (2) davranış (= behaviour)
186. confess = itiraf etmek (= speak out)
187. confident (of) = emin
188. confine to = (1) sınırlamak
bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)
bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)
189. confirm = (1) onaylamak
doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı
davayı vb) güçlendirmek
pekiştirmek (= strengthen)
doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı
davayı vb) güçlendirmek
pekiştirmek (= strengthen)
190. conflict = (1) çatışma
savaş (2) anlaşamama
tartışma
savaş (2) anlaşamama
tartışma
191. conflict with = çatışmak
çarpışmak
savaşmak
çarpışmak
savaşmak
192. conform to = uymak
uyuşmak (= obey the rules)
uyuşmak (= obey the rules)
193. confront = (1) karşılaşmak
yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek
yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek
194. confuse = karıştırmak
şaşırmak
şaşırmak
195. conquer = (1) fethetmek (2) yenmek
galip gelmek
galip gelmek
196. consent = (1) razı olmak (2) izin
rıza (= permission)
rıza (= permission)
197. consent to = razı olmak
198. consequence = sonuç
netice (= result)
netice (= result)
199. conserve = korumak
muhafaza etmek
200. considerable = büyük ölçüde
muhafaza etmek
önemli miktarda
azımsanamaz X negligible(=neglicıbıl)
201. considerably = önemli ölçüde
oldukça
oldukça
202. considerately = düşünceli/nazik bir şekilde
203. consideration = göz önünde bulundurma/düşünme
204. consist of = ibaret olmak
meydana gelmek
meydana gelmek
205. conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)
206. constantly = 1-sürekli 2- aralıksız
207. constantly = sürekli
208. constitute = oluşturmak
meydana getirmek (= make up)
meydana getirmek (= make up)
209. constrain = zorlamak (= restrain
force)
force)
210. construct =inşa etmek
yapmak (= build)
yapmak (= build)
211. consult = danışmak (= check with)
212. consume = tüketmek (= use up)
213. contact with = birisi ile kontak/temas kurmak
irtibata geçmek
irtibata geçmek
214. contemporary = çağdaş
aynı çağda yaşayan
aynı çağda yaşayan
215. content with = --- den memnun
216. contest = yarışma
müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması
müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması
217. continent = kıta
218. contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek
büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak
büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak
219. contradict = çelişmek
220. contradictory = çelişkili
tutarsız
kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)
tutarsız
kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)
221. contribute to = katkıda bulunmak
222. controversial = tartışmalı
fikir ayrılığına sebep olan (= disputable
debatable)
fikir ayrılığına sebep olan (= disputable
debatable)
223. controversy = anlaşmazlık
fikir ayrılığı
fikir ayrılığı
224. conventional = geleneksel
alışılagelen
alışılagelen
225. converse = (1) karşıt
zıt (2) konuşmak
zıt (2) konuşmak
226. convert into = dönüştürmek (= change)
227. convict = mahkum
tutuklu
tutuklu
228. convince = ikna etmek
229. correctly = doğru bir şekilde
düzgünce (= accurately
precisely)
düzgünce (= accurately
precisely)
230. correspond to = bir şeyle uymak
uygun düşmek
tekabül etmek (= agree
match)
uygun düşmek
tekabül etmek (= agree
match)
231. correspond with = birisi ile yazışmak
232. counterpart = karşılığı
dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)
dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)
233. couple = çift
234. course = (1) gidişat
ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = ---nın esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim
kurs
ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = ---nın esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim
kurs
235. cramped = hijyenik olmayan
236. crash = (1) kaza
şiddetli ses
iflas (2) yere düşme
çarpma
şiddetli ses
iflas (2) yere düşme
çarpma
237. crawl = emeklemek
238. create = yaratmak
239. credibly = inanılır bir şekilde (= believably)
240. criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş
suçlu
suçlu
241. crippled = felçli
kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş
gerilemiş (ekonomi vb)
kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş
gerilemiş (ekonomi vb)
242. crocodile = timsah (= alligator)
243. cross out = üstünü çizmek
silmek (= delete)
silmek (= delete)
244. crumble = ufalanmak
parçalanmak (= disintegrate
fall apart)
parçalanmak (= disintegrate
fall apart)
245. cultivate = tarım yapmak
tarlayı vb sürüp ekmek
tarlayı vb sürüp ekmek
246. curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi
247. currency = döviz
248. curve = eğim
eğmek
eğmek
249. custom = gelenek
görenek *** customs = gümrük
görenek *** customs = gümrük
250. customary = geleneksel (= traditional)
251. debate = tartışmak
252. debt = borç
253. deceit = kandırmak *** deceitful = hilekar
hileci
hileci
254. deceive = kandırmak
kafaya almak (= take in)
kafaya almak (= take in)
255. decipher = şifresini çözmek
256. decipher = şifresini çözmek
anlamını meydana çıkarmak
anlamını meydana çıkarmak
257. declare = ilan etmek
beyan etmek
beyan etmek
258. decline = (1) azalmak
gerilemek (2) kibarca reddetmek (= turn down)
gerilemek (2) kibarca reddetmek (= turn down)
259. dedicate = kendini adamak (= devote to
commit oneself to)
commit oneself to)
260. dedicate to = kendini adamak (= devote to)
261. deduce = sonuç çıkarmak (= conclude
assume)
assume)
262. deduction = tümevarım
sonuç (= conclusion)
sonuç (= conclusion)
263. deepen = derinleştirmek
derinleşmek
derinleşmek
264. defeat = yenmek
bozguna uğratmak (= beat)
bozguna uğratmak (= beat)
265. defect = bozukluk
kusur
hata
sakatlık *** speech defect = konuşma özrü
kusur
hata
sakatlık *** speech defect = konuşma özrü
266. defend = savunmak
267. define = tanımlamak
268. degeneration = yozlaşma
aslını kaybetme
aslını kaybetme
269. delay = geciktirmek
270. delightful = zevkli
hoş
hoş
271. deliver = (1) siparişi teslim dağıtmak/teslim etmek (= distribute) (2) doğurmak vermek (3) deliver speech = konuşma yapmak
272. demand = (1) talep
istek (2) talep etmek
istemek ***in demand = revaçta
istek (2) talep etmek
istemek ***in demand = revaçta
273. demobilize = askerden terhis etmek
274. demolish = yıkmak
parçalamak (= do away with)
parçalamak (= do away with)
275. demonstrate = (1) uygulamalı bir şekilde göstermek (= show) (2) gösteri yapmak
protesto düzenlemek
protesto düzenlemek
276. deny = (1) inkar etmek (2) yapmasını yasaklamak (deny somebody to do something)
277. depress = (1) üzmek (= sadden
upset) (2) bastırmak (= press down)
upset) (2) bastırmak (= press down)
278. derive from = çıkarmak
gelmek
gelmek
279. descend = inmek
azalmak
azalmak
280. desert = çöl
281. deserve = hak etmek
282. design = plan çizmek
tasarlamak
tasarlamak
283. design = tasarlamak
dizayn etmek
dizayn etmek
284. desire = (1) istek
arzu (2) istemek
arzu etmek (= wish)
arzu (2) istemek
arzu etmek (= wish)
285. desolate = mutsuz
kederli (= depressed) (2) terkedilmiş (= deserted)
kederli (= depressed) (2) terkedilmiş (= deserted)
286. dessert = tatlı
287. destination = hedef
varılacak yer
varılacak yer
288. destiny = kader
kısmet
kısmet
289. destroy = yıkmak
yok etmek (= damage
ruin)
yok etmek (= damage
ruin)
290. detain = alıkoymak
göz altında tutmak (= take into custody)
göz altında tutmak (= take into custody)
291. detect = meydana çıkarmak
işin aslını ortaya çıkarmak (= discover
notice)
işin aslını ortaya çıkarmak (= discover
notice)
292. detection = teşhis etmek
belirlemek
belirlemek
293. deter (someone) from = caydırmak
engel olmak (= discourage)
engel olmak (= discourage)
294. deteriorate = kötüleşmek
kötüye gitmek (= aggravate
worsen)
kötüye gitmek (= aggravate
worsen)
295. determination = (1) azim
kararlılık (= ambition) (2) inat (= stubbornness
obstinacy)
kararlılık (= ambition) (2) inat (= stubbornness
obstinacy)
296. devastate = yıkmak
tahrip etmek (= destroy)
tahrip etmek (= destroy)
297. develop = (1) geliş(tir)mek
genişle(t)mek
ortaya atmak (teori
fakir vb) (2) (foto) film banyo ettirmek (3) (vücudun ürettiği bir hastalığa) yakalanmak “develop cancer”
genişle(t)mek
ortaya atmak (teori
fakir vb) (2) (foto) film banyo ettirmek (3) (vücudun ürettiği bir hastalığa) yakalanmak “develop cancer”
298. deviate = sapmak
yönünü değiştirmek (= diverge
stray)
yönünü değiştirmek (= diverge
stray)
299. devote = adamak
300. diagnose as = teşhis etmek
301. differentiate = ayırmak (= distinguish)
302. diminish = azalmak (= decline)
303. direct = (1) yönetmek (2) (turiste vb) yol göstermek (guide)
304. disappearance = ortadan/gözden kaybolmak (= vanish)
305. disclose = açığa çıkarmak
gün ışığına çıkarmak (= reveal
display)
gün ışığına çıkarmak (= reveal
display)
306. discover = keşfetmek
307. discriminate (against) = (ırk
yaş
cinsiyet vb) ayrımcılık yapmak
yaş
cinsiyet vb) ayrımcılık yapmak
308. discriminate against = ayrımcılık yapmak
309. discuss about = tartışmak (= argue)
310. disease = hastalık
maraz (= illness
ailment)
maraz (= illness
ailment)
311. dismiss = kovmak (işten)
kafasından çıkarmak
kafasından çıkarmak
312. dismissal = kovma
başından savma
başından savma
313. dispatch = göndermek
yollamak (= send
submit)
yollamak (= send
submit)
314. display = göstermek
sergi *** on display = sergide
sergi *** on display = sergide
315. displeased = hoşnut kalmamış
memnun olmayan (= discontented
unsatisfied)
memnun olmayan (= discontented
unsatisfied)
316. dispose of = başından atmak
--- den kurtulmak (= get rid of)
--- den kurtulmak (= get rid of)
317. dispute = (1) tartışmak
anlaşamamak (= disagree) (2) anlaşmazlık (= controversy)
anlaşamamak (= disagree) (2) anlaşmazlık (= controversy)
318. disqualify = diskalifiye etmek
elemek
yetersiz görmek
elemek
yetersiz görmek
319. disseminate = (bilgi
fakir vb) yaymak
dağıtmak
fakir vb) yaymak
dağıtmak
320. distinct = (1) farklı
ayrı
bağımsız (= different) (2) açık seçik
net (= clear)
ayrı
bağımsız (= different) (2) açık seçik
net (= clear)
321. distinguish = ayırmak
farkını söylemek (= differentiate)
farkını söylemek (= differentiate)
322. distort = (1) (olayın aslını) çarpıtmak
farklı bir anlam yüklemek (= misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak
tahrif etmek (= disfigure)
farklı bir anlam yüklemek (= misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak
tahrif etmek (= disfigure)
323. distress = (1) tehlike (2) acı
ıstırap
ıstırap
324. distribute = dağıtmak (= deliver
hand out)
hand out)
325. divert = (trafik yönünü vb) saptırmak
başka yöne çevirmek
başka yöne çevirmek
326. dizzy = başı dönen
kendini bayılacak gibi hisseden (= giddy)
kendini bayılacak gibi hisseden (= giddy)
327. docile (dosayl) = uysal
evcil
evcil
328. dominate = egemen/baskın olmak
hakim olmak
idaresi altına almak
hakim olmak
idaresi altına almak
329. donate = (para
kan vb) bağış yapmak (= contribute)
kan vb) bağış yapmak (= contribute)
330. donation = (para
kan vb) bağış yapmak (= contribution)
kan vb) bağış yapmak (= contribution)
331. dowry = çeyiz
332. dramatic = (1) tiyatro ile ilgili (= theatrical) (2) önemli
kayda değer (= drastic) (3) ani
çok hızlı (fiyatlarda ani ve hızlı artış gibi)
kayda değer (= drastic) (3) ani
çok hızlı (fiyatlarda ani ve hızlı artış gibi)
333. draw = (1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek
kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi
kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi
334. dress code = (bir işyerinde veya okulda) kıyafet genelgesi
335. drug addict = eroin bağımlısı
336. drug dealer = eroin ticareti yapan kişi
337. dustbin = çöp kutusu (= trash can)
338. earth***** = deprem
339. edit = bir kitabı basılabilir hale getirmek
editörlük yapmak
editörlük yapmak
340. edition = (kitap için) basım
baskı
yayın
baskı
yayın
341. educate = eğitmek (= train)
342. effect = etki (= influence
impact) *have an effect on = üzerinde etkisi olmak
impact) *have an effect on = üzerinde etkisi olmak
343. elect = seçmek (= vote for)
344. eliminate = elemek
den kurtulmak (= get rid of) (2) yok etmek
yıkmak (= destroy)
den kurtulmak (= get rid of) (2) yok etmek
yıkmak (= destroy)
345. elimination = (1) ortadan kaldırma
yok etme
bertaraf etme (2) hesaba katmama
yok etme
bertaraf etme (2) hesaba katmama
346. embarrass = utandırma (= humiliate)
347. embrace = (1) kucaklamak (= hug
cuddle) (2) (fikir
din vb) benimsemek
cuddle) (2) (fikir
din vb) benimsemek
348. emerge = ortaya çıkmak (= come out)
349. emphasize = vurgulamak
350. employ = (1) işe almak (2) (metot
yöntem vb) uygulamak
yöntem vb) uygulamak
351. empty = (1) boşaltmak (2) boş
352. emulate = taklit etmek
(= imitate
copy)
(= imitate
copy)
353. enable = olanaklı kılmak
354. enclose = çevresini sarmak
355. encounter = karşılaşmak ( to face)
356. encourage = teşvik etmek
357. endure = dayanmak
358. enhance = büyülemek
359. enhancement = yükseltme
artırma
çoğaltma (= improvement
enrichment)
artırma
çoğaltma (= improvement
enrichment)
360. enlarge = büyütmek
genişletmek
genişletmek
361. enquire = soruşturmak
362. enslave = köleleştirmek
esir etmek
esir etmek
363. ensure = birini temin etmek/emin kılmak
birine garanti vermek
birine garanti vermek
364. entertain = eğlendirmek
365. entirely = tamamen (= completely)
366. entrance = giriş
367. envy = kıskanmak
imrenmek
imrenmek
368. epic = destan
369. epic = destansı (şiir vb)
370. equal = eşit
adil
adil
371. equality = eşitlik (= parity
fairness)
fairness)
372. equate = eşitlemek
373. equip = donatmak
374. equip = donatmak ***equipment = donanım
teçhizat
teçhizat
375. erode = yıpratmak
aşınmak
aşınmak
376. erupt = patlamak
377. establish = kurmak
doğruluğunu kanıtlamak
kabul etttirmek
doğruluğunu kanıtlamak
kabul etttirmek
378. estimate = tahmini bir şey/rakam söylemek
tahminde bulunmak (= guess)
tahminde bulunmak (= guess)
379. eternal = kalıcı
ebedi
ebedi
380. evaluate = değerlendirmek (= assess)
381. evaluation = değerlendirme (= assessment)
382. evidently = açık ve şüphe ***ürmez bir şekilde
delillere dayanarak (= obviously)
delillere dayanarak (= obviously)
384. evolve = değişmek
evrim geçirmek
evrim geçirmek
385. exaggerated = abartılı
mübalağalı
mübalağalı
386. excavate = kazı yapmak
387. exceed = aşmak
388. excessive = aşırı
abartılı (sayıda
miktarda)
abartılı (sayıda
miktarda)
389. exchange = takas etmek
değiş tokuş etmek (= swap)
değiş tokuş etmek (= swap)
390. exclude = çıkarmak
391. exclusive to = herkese açık olmayan
özel (otel
tatil yeri vb)
özel (otel
tatil yeri vb)
392. exclusively = sadece
yalnızca
yalnızca
393. excursion = keşif gezisi
394. exhibit = sergilemek
395. exist = var olmak
mevcut hale gelmek
mevcut hale gelmek
396. existence = var oluş
mevcut olma
mevcut olma
397. expand = genişlemek
büyümek
nüfuz olarak artmak
büyümek
nüfuz olarak artmak
398. expect = ummak
beklemek
beklemek
399. expectation = umut
beklenti
beklenti
400. expense = masraf
401. experience = (1) tecrübe (2) tecrübe etmek
yaşamak (3) olay
vukuat
yaşamak (3) olay
vukuat
402. expire = (yiyecek
ilaç vb için) son kullanma tarihi gelmek
miadı dolmak
ilaç vb için) son kullanma tarihi gelmek
miadı dolmak
403. expire = süresi dolmak
404. Expiry Date = Son Kullanma Tarihi
405. explode = patlamak
406. exploit = patlatmak
sömürmek
sömürmek
407. explore = keşfetmek
araştırmak
araştırmak
408. export = ithal etmek
409. expose = (1) açıklamak
arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak
arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak
410. express = (1) ifade etmek
iletmek (2) çabuk
hızlı (= fast)
iletmek (2) çabuk
hızlı (= fast)
411. extend = (1) (tatilin
ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension
ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension
412. extract = elde etmek
çekip çıkarmak (üzümden sirke elde etmek gibi)
çekip çıkarmak (üzümden sirke elde etmek gibi)
413. extraordinary = (1) fevkalade
olağanüstü (= exceptional) (2) tuhaf
alışılmadık
olağanüstü (= exceptional) (2) tuhaf
alışılmadık
414. fabricate = (1) uydurmak (= make up) (2) (raf vb) monte etmek (= put up)
415. facilitate = kolaylaştırmak
416. fade = (1) solmak (2) solgun
417. failure = başarısızlık
418. faint = (1) bayılmak (= pass out) (2) solgun (ses
renk vb)
renk vb)
419. fairly = oldukça (= quite
rather)
rather)
420. falsify = (1) hesaplar üzerinde oynamak (2) sahtekarlık yapmak (= fake)
421. familiar (with) = aşina
tanıdık
tanıdık
422. famish = aç kalmak
açlıktan ölmek (= starve)
açlıktan ölmek (= starve)
423. fare = (otobüs
uçak vb için) fiyat
uçak vb için) fiyat
424. fatal = ölümcül ***fatally injured = ağır yaralı
ölümcül yarası olan
ölümcül yarası olan
425. favourable = olumlu
yapıcı (= positive
constructive) (2) uğurlu (= auspicious)
yapıcı (= positive
constructive) (2) uğurlu (= auspicious)
426. fearful for = --- için korkan/endişelenen
427. fertilize = (toprağı vb) verimli hale getirmek
verimli kılmak
verimli kılmak
428. fetch = gidip getirmek
429. fiancé = (erkek) nişanlı
430. fiancée = (kız) nişanlı
431. field trip = kır gezisi
arazi gezisi
arazi gezisi
432. fierce = (1) şiddetli
kıyasıya
çetin (rekabet vb) (2) azgın
azmış (***** vb)
kıyasıya
çetin (rekabet vb) (2) azgın
azmış (***** vb)
433. figure = (1) şekil
figür (2) rakam
sayı (3) figure out = anlamak (= make out)
figür (2) rakam
sayı (3) figure out = anlamak (= make out)
434. filthy = (1) pis
kirli (2) dayanıksız
sağlam olmayan
kirli (2) dayanıksız
sağlam olmayan
435. finance = finanse etmek
paraca desteklemek
paraca desteklemek
436. fine = (1) ince ince/küçük doğranmış (et
patates vb) (2) iyi
güzel (3) para cezası
patates vb) (2) iyi
güzel (3) para cezası
437. firework = havai fişek
438. fit = (1) sağlıklı
zinde
sıhhati yerinde (= robust
healthy) (2) (bir kıyafetin şıklık bakımından değil de bedene oturması anlamında) yakışmak (3) sara nöbeti (= seizure)
zinde
sıhhati yerinde (= robust
healthy) (2) (bir kıyafetin şıklık bakımından değil de bedene oturması anlamında) yakışmak (3) sara nöbeti (= seizure)
439. flatmate = ev arkadaşı
440. flattery = birine yağ çekme
441. flee = kaçmak (= escape)
442. fleece = koyun postu (yünlü) *** hide = yünsüz post
443. flight = (1) uçuş (2) uçak (= airplane = aeroplane)
444. flow = (nehir vb için) akmak *** overflow = taşmak
445. fluctuate = dalgalanmak
istikrarlı gitmemek
bir artmak bir azalmak
istikrarlı gitmemek
bir artmak bir azalmak
446. fluctuate = dalgalanmak
447. focus on = odaklanmak
yoğunlaşmak (= concentrate on
centre on)
yoğunlaşmak (= concentrate on
centre on)
448. fold = (1) katlamak
kıvırmak
bükmek (2) bir şeyin --- katı
--- misli (twofold
tenfold = iki katı/misli
on katı/misli)
kıvırmak
bükmek (2) bir şeyin --- katı
--- misli (twofold
tenfold = iki katı/misli
on katı/misli)
449. force = zorlamak
450. forceful = (1) güçlü
zorlu (2) etkili
ikna edici
zorlu (2) etkili
ikna edici
451. forecast = önceden tahmin etmek (= predict)
452. forge = taklidini yapmak
sahtesini çıkarmak
sahtesini çıkarmak
453. forgery = sahtekarlık (= counterfeit
fake)
fake)
454. forgery = sahtekarlık
kalpazanlık
kalpazanlık
455. former = önceki (iki şeyden bahsederken ilk söylenen kişi veya şey)
456. formerly = evvelki
önceki
önceki
457. formulate = formülleştirmek
formüle dökmek
formüle dökmek
458. forthcoming = yakınlaşmakta olan
gelmekte olan ( Christmas vb.)
gelmekte olan ( Christmas vb.)
459. fortify = takviye etmek
sağlamlaştırmak
kuvvetlendirmek (= strengthen
enrich)
sağlamlaştırmak
kuvvetlendirmek (= strengthen
enrich)
460. fracture = kırılmak
çatlamak ( kemik
kolon vb)
çatlamak ( kemik
kolon vb)
461. frail = zayıf
cılız (= feeble)
cılız (= feeble)
462. frame = çerçeve
463. freed = serbest kalmış
özgür (= at liberty
at large)
özgür (= at liberty
at large)
464. fulfil = (görev
sorumluluk vb) yerine getirmek
icra etmek (= carry out)
sorumluluk vb) yerine getirmek
icra etmek (= carry out)
465. fundamental = esas
temel
zorunlu (= essential)
temel
zorunlu (= essential)
466. funeral = cenaze töreni
467. fussy = aşırı titiz (= fastidious
meticulous
diligent)
meticulous
diligent)
468. fuzzy = tüylü
469. gather = (1) toplamak
bir araya getirmek (2) bir araya gelmek
bir araya getirmek (2) bir araya gelmek
470. gender = cinsiyet (= ***)
471. generate = (1) (ısı
elektrik vb) üretmek (2) (tartışma vb) ortaya atmak
elektrik vb) üretmek (2) (tartışma vb) ortaya atmak
472. genre (= canr) = tür
çeşit
nevi (= type
sort)
çeşit
nevi (= type
sort)
473. get rid of = başından atmak
defetmek
defetmek
474. giant = dev X dwarf
475. give up = vazgeçmek
bırakmak (= abandon
abort)
bırakmak (= abandon
abort)
476. glance = göz atmak
477. gloom = karanlık ***gloomy = üzüntülü
hüzünlü
hüzünlü
478. glorify = yüceltmek
övmek (= praise)
övmek (= praise)
479. goal = amaç
gaye (= aim)
gaye (= aim)
480. govern = yönetmek
481. government = hükümet
482. grab = kapmak
el koymak (= snatch)
el koymak (= snatch)
483. gradually = yavaş yavaş
kademeli olarak
kademeli olarak
484. grant = vermek
bahşetmek (burs
bağış vb)
bahşetmek (burs
bağış vb)
485. grasp = (1) (bir nesneyi) kavramak (2) (bir konuyu) kavramak
anlamak
anlamak
486. graveyard = mezarlık (= cemetery)
487. groom = damat
488. grow tired of = --- den yorulmak
489. growl = ***** ve benzeri hayvanların çıkardığı hırlama sesi
490. guide = rehber
rehberlik etmek
rehberlik etmek
491. harass = saldırmak
taciz etmek ******ual harassment = cinsel taciz
taciz etmek ******ual harassment = cinsel taciz
492. harbour = (1) liman (2) barındırmak
sağlamak
sağlamak
493. hardship = zorluk
494. harshly = (1) sert bir şekilde (2) kabaca
495. hasten = acele etmek
496. havoc = hasar
yıkım (= destruction)
yıkım (= destruction)
497. hazard = tehlike
498. hazardous = tehlikeli (= perilous)
499. hectic = heyecanlı
telaşlı
hareketli (program
ofis vb)
telaşlı
hareketli (program
ofis vb)
500. hesitate = duraklamak
501. highly = oldukça
epey (= extremely)
epey (= extremely)
502. hinder = (1) engel
mani (2) engel olmak
mani olmak
mani (2) engel olmak
mani olmak
503. hire = (1) kiralamak (2) işe almak (= employ)
504. hitchhiker = otostopçu
505. hollow = oyuk
boşluk (ağaç kovuğu vb) *** hollow promise = boş vaat
boşluk (ağaç kovuğu vb) *** hollow promise = boş vaat
506. hopefully = inşallah (= with any luck)
507. horrible = korkunç
508. huge = iri
büyük (= enormous
immense)
büyük (= enormous
immense)
509. humiliate = aşağılamak
rezil etmek
utandırmak (= embarrass)
rezil etmek
utandırmak (= embarrass)
510. hunter = avcı
511. hurricane (hörikeyn) = kasırga
512. iceberg = buz dağı (= glacier)
513. identify = teşhis etmek
kimliğini belirlemek
sınıflandırmak
kimliğini belirlemek
sınıflandırmak
514. idle = tembel (= lazy
indolent) X (= hardworking)
indolent) X (= hardworking)
515. ignore = görmezden kalmak
kale almamak (= take no notice)
kale almamak (= take no notice)
516. illusion = hayal
hülya
kuruntu
hülya
kuruntu
517. illustrate = örneklemek
518. imagine = hayal etmek
519. imitate = taklit etmek
520. immediate = (1) derhal
acele
çabuk (2) (akraba için) en yakın
acele
çabuk (2) (akraba için) en yakın
521. immobilize (immmobilayz) = hareketsiz/sabit kılmak
522. impact = çarpmak
523. impeach = suçlamak
itham etmek (= accuse)
itham etmek (= accuse)
524. implement = gerçekleştirmek (realize)
525. implicate = bulaştırmak
526. imply = ima etmek
527. impose = zorla kabul ettirmek
koymak( vergi)
yük olmak
koymak( vergi)
yük olmak
528. imprisonment = hapse atmak (= incarceration)
529. improve = geliştirmek
530. inaudible = duyulamaz
işitilemez (ses vb)
işitilemez (ses vb)
531. incapable of (inkepıbıl) = kabiliyetsiz
yeteneksiz (= unskillful)
yeteneksiz (= unskillful)
532. incapacitate = yetersiz bırakmak
olanak tanımamak
aciz bırakmak (= debilitate)
olanak tanımamak
aciz bırakmak (= debilitate)
533. incessant = aralıksız
sürekli
sürekli
534. incline = eğmek
eğilimi olmak
fikrini vermek
eğilimi olmak
fikrini vermek
535. include = dahil etmek
içermek (= consists of
incorporate) x exclude
içermek (= consists of
incorporate) x exclude
536. incorporate into = dahil etmek (= include
integrate)
integrate)
537. incredible = inanılmaz ( = unbelievable)
538. indicate = göstermek
belirtisi olmak
belirtisi olmak
539. indifference to = kayıtsız
ilgisiz olmak
ilgisiz olmak
540. induce = -e neden olmak
ikna etmek
ikna etmek
541. inevitable = kaçınılmaz (= inescapable)
542. infer = anlamak
sonucunu çıkarmak
sonucunu çıkarmak
543. influence = (1) etki (= impact
effect) (2) etkilemek
effect) (2) etkilemek
544. influential (influwenşıl) = nüfuzlu
sözü geçer
çevresi geniş (= well-connected)
sözü geçer
çevresi geniş (= well-connected)
545. inherit = mirasa konmak
miras olarak almak (= come into)
miras olarak almak (= come into)
546. inhibit = göz dağı vermek
547. initially = başlangıçta
ilk etapta (= at first)
ilk etapta (= at first)
548. initiate (inişiyeyt)= başlatmak (= start
commence)
commence)
549. injure = incitmek
550. injustice = eşitsizlik
adaletsizlik (= inequality
unfairness)
adaletsizlik (= inequality
unfairness)
551. innovate = yeni bir şey icat etmek
yenilik getirmek (= invent)
yenilik getirmek (= invent)
552. innovation = yenilik
yeni bir şey icad etmek
yeni bir şey icad etmek
553. innovative = yenilikçi
icatçı
icatçı
554. insatiable (inseyşıbıl) = (1) gözü doymaz
doyumsuz
aç gözlü (2) obur
pisboğaz
doyumsuz
aç gözlü (2) obur
pisboğaz
555. insignificant = (1) ehemmiyetsiz
önemsiz (2) anlamsız
manasız
önemsiz (2) anlamsız
manasız
556. insist (on) = ısrar etmek (= persist in)
557. inspect = incelemek
558. instantaneously = anlık
bir anda olan
aniden (= immediately
instantly)
bir anda olan
aniden (= immediately
instantly)
559. institute = kurmak
560. instruct = talimat vermek
561. insulate (against) = yalıtmak
(soğuğu/sesi vb) kesmek (hırkanın soğuğu kesmesi gibi)
(soğuğu/sesi vb) kesmek (hırkanın soğuğu kesmesi gibi)
562. integrate = bütünleşmek
kaynaşmak
kaynaşmak
563. intelligence = (1) zeka
akıl (2) haber ajansı
akıl (2) haber ajansı
564. intention (intenşın) = niyet
565. intentional = kasıtlı
maksatlı
bilebile (= deliberately)
maksatlı
bilebile (= deliberately)
566. interaction (with) = etkileşim
567. interfere = başkasının işine burnunu sokmak
568. interfere with = karışmak
müdahale etmek
müdahale etmek
569. interpretation = yorum
çeviri
çeviri
570. interrogate = sorguya çekmek
571. interview = (1) röportaj
röportaj yapmak (2) mülakat
mülakat yapmak
röportaj yapmak (2) mülakat
mülakat yapmak
572. intimate = (1) samimi (2) tanıdık
aşina (alışılan plaj
trafik manzaraları vb)
aşina (alışılan plaj
trafik manzaraları vb)
573. introduce = (1) tanıştırmak (2) yeni bir icadı/fikri ortaya atmak
574. invade = işgal etmek
istila etmek (= attck
occupy)
istila etmek (= attck
occupy)
575. invaluable = paha biçilmez
çok değerli (= priceless)
çok değerli (= priceless)
576. invent = icat etmek (= make up)
577. invest (in) = para yatırımı yapmak
578. investigate = araştırmak
incelemek (= search
look into)
incelemek (= search
look into)
579. invoke = dilemek
580. involve = (1) dahil etmek (2) gerektirmek
581. involvement = dahil olma
karışma (= association
participation)
karışma (= association
participation)
582. irregularity = (1) yolsuzluk
hile (2) düzensizlik
hile (2) düzensizlik
583. isolate = izole etmek
(iki şeyi vb) birbirinden ayırmak
tecrit etmek
(iki şeyi vb) birbirinden ayırmak
tecrit etmek
584. jeopardize (ciopidayz) = tehlikeye atmak (= endanger
imperil)
imperil)
585. join = katılmak
iştirak etmek
iştirak etmek
586. joint = (1) eklem
mafsal (2) ortaklaşa yapılan (= mutual)
mafsal (2) ortaklaşa yapılan (= mutual)
587. justify = doğrulamak
588. kennel = ***** kulübesi
589. keyhole = anahtar deliği
590. kidnapper = adam/çocuk kaçıran (= abductor)
591. knock = (1) devirmek (2) (kapı vb) çalmak
592. knowledge = bilgi
593. label = etiketlemek
594. lamb = (1) kuzu (2) kuzu eti
595. latter = sonraki x former = önceki
596. lawyer = avukat (= solicitor)
597. leak = (1) (su
yağ vb) sızmak (2) (bilgi
gizli sırlar vb) medyaya sızmak
yağ vb) sızmak (2) (bilgi
gizli sırlar vb) medyaya sızmak
598. legend = efsane (= myth)
599. legislate = yasamak
600. leisure = boş vakit
601. lessen = azaltmak (= diminish)
602. levy = zorla toplama (haraç)
603. Likewise = Buna benzer şekilde
Aynen bunun gibi (= Similarly)
Aynen bunun gibi (= Similarly)
604. listless = yorgun
bitkin (= exhausted)
bitkin (= exhausted)
605. literacy = okur yazarlık
606. litter = çöp (= trash
garbage
rubbish)
garbage
rubbish)
607. loathe = nefret etmek (= abhor
hate)
hate)
608. locate = yerleştirmek
609. ******** = mevki
yer
yer
610. loose = gevşek
sıkıca bağlanmamış
gevşemiş X tight
sıkıca bağlanmamış
gevşemiş X tight
611. lovely = sevecen
sevimli
sevimli
612. luggage (lagiç) = bagaj
613. magical (mecikıl) = sihirli
614. mainstream = pek çok kişi tarafından kabul gören inanış veya düşünce
615. maintain = korumak
616. make a decision = karar vermek
617. manage = (1) başarmak
üstesinden gelmek (2) yönetmek
idare etmek
üstesinden gelmek (2) yönetmek
idare etmek
618. management = yönetim idare
619. manipulate = elinde oynatmak
620. manner = davranış
tutum (= attitude)
tutum (= attitude)
621. manufacture = fabrikada üretmek
622. march = ilerleme
ilerleyiş
marşla yürümek
ilerleyiş
marşla yürümek
623. massacre (messekı=r) = soykırım
katliam (= genocide)
katliam (= genocide)
624. master = (1) efendi
sahip (2) hakim olmak
bir şeyi detaylarıyla bilmek (= govern)
sahip (2) hakim olmak
bir şeyi detaylarıyla bilmek (= govern)
625. masterpiece = şaheser
baş yapıt
baş yapıt
626. mature (maçu=) = olgun
627. meadow = çayır
otlak
mera (= pasture)
otlak
mera (= pasture)
628. meander = (1) dolambaçlı yol (2) avare avare dolaşmak
629. measure (mejı=r) = (1) ölçü
ölçmek (2) tedbir
önlem (= precaution)
ölçmek (2) tedbir
önlem (= precaution)
630. mediate between = arabuluculuk etmek
arasını bulmak
arasını bulmak
631. meet = (1) (ihtiyaç
talep vb) karşılamak (2) tanışmak (3) (bir yolcuyu) karşılamak
talep vb) karşılamak (2) tanışmak (3) (bir yolcuyu) karşılamak
632. memorial = anıt
633. memory = hafıza
634. merge = birleşmek
bir araya gelmek ( iki şirketin birleşmesi vb)
bir araya gelmek ( iki şirketin birleşmesi vb)
635. migrate = göçmek
636. minor = (1) az (2) önemsiz
küçük *** minority= azınlık
küçük *** minority= azınlık
637. miraculously = mucize eseri
638. misbehave = terbiyesizlik yapmak
kötü davranışlar sergilemek
kötü davranışlar sergilemek
639. mischief = yaramazlık
haşarılık (= misbehaviour)
haşarılık (= misbehaviour)
640. misunderstanding = yanlış anlaşılma (= misconception)
641. mix up = aklını karıştırmak
karıştırmak
karıştırmak
642. mock at = dalga geçmek
alay etmek (= tease
make fun of)
alay etmek (= tease
make fun of)
643. modify = değiştirmek (= change)
644. mood = ruh hali
moral ***in a bad mood = morali bozuk olmak
moral ***in a bad mood = morali bozuk olmak
645. mourning = yas
keder (= lamentation) ***mournful = yaslı
yas tutan
keder (= lamentation) ***mournful = yaslı
yas tutan
646. move = (1) hareket etmek
taşımak (2) (bir yerden bir başka yere) taşınmak
taşımak (2) (bir yerden bir başka yere) taşınmak
647. movement = (1) hareket (2) (edebiyatta vb) akım
648. multinational = çok uluslu
649. municipality = belediye
650. murder = (1) öldürmek
cinayet işlemek (= kill) (2) cinayet
cinayet işlemek (= kill) (2) cinayet
651. mystery = gizem
sır (= enigma)
sır (= enigma)
652. narrowly = kıl payı (= She narrowly escaped death yesterday.)
653. native to = yöreye has/özgü
654. neglect = ihmal etmek (= ignore)
655. nervous = gergin (sınav öncesi vb..) *** nervous attack = sinir krizi
656. neutrality (nötraliti) = tarafsızlık (= impartiality)
657. notice = (1) ilan (2) fark etmek
658. obese = şişman
obez
obez
659. obey = uymak
itaat etmek ( kurallara vb)
itaat etmek ( kurallara vb)
660. objection = itiraz
661. obligation = zorunluluk
mecburiyet
mecburiyet
662. obscure = (1) silik (2) anlaşılmaz hale getirmek
karışık hale getirmek (= confuse)
karışık hale getirmek (= confuse)
663. observe = gözlemlemek
664. obsolete = modası geçmiş
eskide kalmış
eskide kalmış
665. obtain = elde etmek (= gain
attain)
attain)
666. occasion = (1) özel olay
önemli gün (2) durum
hal
önemli gün (2) durum
hal
667. occasional = ara sıra
nadiren (= infrequent)
nadiren (= infrequent)
668. occupy = (1) (ülke/şehir vb) işgal etmek (2) bir mekanı doldurmak
yerleşmek
yerleşmek
669. occur= meydana gelmek
670. occurrence = vukuat
olay
olay
671. odd = (1) tuhaf (=strange
weird *(wiyırd) (2) odd numbers = tek sayılar (1
3
5 ..)
weird *(wiyırd) (2) odd numbers = tek sayılar (1
3
5 ..)
672. Oddly enough! = Ne tuhaftır ki …!
673. odour = koku ***odourless = kokusuz X (aromatic = hoş kokulu)
674. offend = (1) gücendirmek
kırmak (2) (hafif) suç işlemek
kırmak (2) (hafif) suç işlemek
675. offer = (1) teklif
teklif etmek (2) (imkan
fırsat vb) sağlamak
sunmak
teklif etmek (2) (imkan
fırsat vb) sağlamak
sunmak
676. officially = resmen
resmi olarak
resmi olarak
677. opportunity = fırsat *** opportunist = fırsatçı
678. opposition = karşıtlık
muhalefet
zıtlık
muhalefet
zıtlık
679. oppress = zulmetmek (= persecute)
680. ordinary = sıradan
alışılagelmiş (= commonplace
mundane
average)
alışılagelmiş (= commonplace
mundane
average)
681. originally = ilk başta
ilk önceleri (= initially
at first)
ilk önceleri (= initially
at first)
682. ornament = (1) süs
süs eşyası (2) süslemek
süs eşyası (2) süslemek
683. orphan = yetim bırakmak
684. outcrop = yeryüzüne çıkmış katman
685. outcry = feryat figan
çığlık
çığlık
686. outdo = birini geride bırakmak
sollamak
ekarte etmek (= surpass)
sollamak
ekarte etmek (= surpass)
687. outing = gezi
gezinti
gezinti
688. outlet = (sadece bir çeşit ürün veya sadece bir firmanın ürününü satan) şube
689. overlap = üstüste binmek
690. overlook = (1) göz ardı etmek
görmezden gelmek (= ignore) (2) (bir evin denize bakması
bir ofisin otoparka bakması gibi) --- e bakmak
görmezden gelmek (= ignore) (2) (bir evin denize bakması
bir ofisin otoparka bakması gibi) --- e bakmak
691. overtake = (arabasıyla bir başka arabayı) sollamak
692. overtake = sollamak
bastırmak
bastırmak
693. partially = kısmen
694. participate in = katılmak
iştirak etmek (= take part in
join
attend)
iştirak etmek (= take part in
join
attend)
695. participation = iştirak
katılım ***participatory = katılımcı
katılım ***participatory = katılımcı
696. particular (pıtik=ulır) = özel
önemli *** in particular = özellikle
önemli *** in particular = özellikle
697. particularly = özellikle
698. passenger = toplu taşıt yolcusu
699. passionately = ihtirasla
tutkuyla
tutkuyla
700. patiently = sabırla
sabırlı bir şekilde (= uncomplainingly)
sabırlı bir şekilde (= uncomplainingly)
701. pavement = kaldırım (= side-walk)
702. peace and quiet = huzur ve sükunet
703. peak = doruk
zirve *** at peak = zirvede
dorukta
zirve *** at peak = zirvede
dorukta
704. peculiar = tuhaf
acayip (= odd
weird
strange)
acayip (= odd
weird
strange)
705. pedestrian = yaya
706. penalize = ceza vermek
cezalandırmak (= punish)
cezalandırmak (= punish)
707. perceive = algılamak
708. permission = izin
müsaade
müsaade
709. persevering = sebatkar
gayretli
gayretli
710. persist = ısrar etmek
sürüp gitmek
sürüp gitmek
711. persuade = ikna etmek
712. pessimism = kötümserlik ***pessimist = kötümser ***optimist = iyimser
713. pet = ev hayvanı
714. pioneer = öncü
yol açan
öncülük eden (= forerunner)
yol açan
öncülük eden (= forerunner)
715. placement = yerleştirme
716. plague (pleyg) = (1) veba (2) öldürücü salgın hastalık (3) (bela vb) musallat olmak
717. plain = (1) düz
sade (2) ova
düzlük
sade (2) ova
düzlük
718. plead = yalvarmak
rica etmek
rica etmek
719. please = (1) memnun etmek
tatmin etmek (= satisfy) (2) Lütfen!
tatmin etmek (= satisfy) (2) Lütfen!
720. pledge (plec) = ciddi bir söz vermek
ciddi bir vaat
ciddi bir vaat
721. poem = şiir ***poetry = şiir
722. point = (1) anlam
mana ***pointless = anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta
mana ***pointless = anlamsız (2) (zamanda/mekanda vb) nokta
723. policy = tutum
kural
prensip
ilke
kural
prensip
ilke
724. polio = çocuk felci
725. pose = ortaya çıkarmak
poz vermek
poz vermek
726. possess = sahip olmak
etkilemek
etkilemek
727. possession = eşya
mal mülk
mal mülk
728. post = (1) vazife
görev
iş (2) posta
görev
iş (2) posta
729. postpone = ertelemek (= put off)
730. practically = 1-hemen hemen 2-uygun olarak
pratik olarak
pratik olarak
731. praise = övmek (= glorify
compliment)
compliment)
732. precede = - den önce gelmek
733. predict = tahminde bulunmak
734. predictable = tahmin edilebilir
sağı solu belli
sağı solu belli
735. prejudice = ön yargı (= bias)
736. present = (1) sunmak
tanıtmak (2) mevcut
var olan (= existing)
tanıtmak (2) mevcut
var olan (= existing)
737. preserve = korumak
muhafaza etmek
muhafaza etmek
738. pressure = baskı
basınç ***under pressure = baskı altında
basınç ***under pressure = baskı altında
739. prevent = engel olmak
mani olmak
mani olmak
740. previously = önceden
eskiden (= formerly)
eskiden (= formerly)
741. prior (to) = --- den önce
--- den evvel
--- den evvel
742. prison = hapishane (= jail)
743. probability = olasılık
744. process = (bir malzemeyi) işlemek
745. progress = ilerlemek ***in progress = devam eden
ilerlemekte olan
ilerlemekte olan
746. promote = (1) terfi etmek
makamını yükseltmek (2) reklam yapmak
makamını yükseltmek (2) reklam yapmak
747. prompt = çabuk
ivedi
acele
vakit geçirmeden (= punctual
immediate)
ivedi
acele
vakit geçirmeden (= punctual
immediate)
748. promptly = derhal
hemen
hemen
749. proofread = bir metni inceleyip üzerindeki yanlışları düzeltmek
750. properly = adam akıllı
751. property = mal
mülk
mülk
752. proportion = oran ***in proportion to = ---e oranla
753. protection against = koruma
754. provoke = kışkırtmak
tahrik etmek
tahrik etmek
755. publish = (kitap
kaset vb) yayımlamak
kaset vb) yayımlamak
756. purchase (pö=çıs) = (1) satın almak (2) satın alınan eşya
757. purchase = satın almak (= buy)
758. purpose = amaç
gaye
gaye
760. push = itmek X pull = çekmek
761. put forth = öne sürmek
ortaya atmak (= put forward
bring up)
ortaya atmak (= put forward
bring up)
762. queue = sıra
kuyruk
kuyruk
763. race = (1) ırk (2) yarış
764. racism = ırkçılık
milliyetçilik (= nationalism)
milliyetçilik (= nationalism)
765. raid = yasadışı işlere yapılan baskın (= seizure)
766. raise = (1) artırmak
yükseltmek
kaldırmak (su seviyesini
maaşları vb) (2) (hayvan/insan) yetiştirmek
büyütmek (3) (sorun
konu
fikir vb) ortaya atmak
yükseltmek
kaldırmak (su seviyesini
maaşları vb) (2) (hayvan/insan) yetiştirmek
büyütmek (3) (sorun
konu
fikir vb) ortaya atmak
767. rate = oran
hız
hız
768. receive = almak
kabul etmek
kabul etmek
769. reckless = = dikkatsiz
pervasız (= irresponsible
thoughtless)
pervasız (= irresponsible
thoughtless)
770. recklessly = dikkatsizce
pervasızca (= irresponsibly
thoughtlessly)
pervasızca (= irresponsibly
thoughtlessly)
771. recognize = (daha önce gördüğü birini veya bir şeyi gördüğünde) tanımak
772. recommendation = tavsiye
öneri
öneri
773. referee = hakem (= arbitrator)
774. *******ing = canlandırıcı
serinletici (aperatif yiyecek
temiz hava vb)
serinletici (aperatif yiyecek
temiz hava vb)
775. refugee = mülteci
776. refund = parayı iade etmek
777. regard = (1) saygı (= respect) (2) göz önünde bulundurmak
778. regional = bölgesel
779. register = (1) sicil
kütük (2) kaydetmek
kütük (2) kaydetmek
780. regret = (1) pişmanlık (2) üzüntü
781. regretful = pişman
üzgün (= remorseful)
üzgün (= remorseful)
782. regrettable = üzücü
üzüntü/keder/esef verici
üzüntü/keder/esef verici
783. regularly = düzenli bir şekilde *** on a regular basis = düzenli bir şekilde
784. rehearse (rihörs) = prova yapmak ***rehearsal = prova
785. reject = red etmek (= turn down)
786. rejection = ret
kabul etmeme (= refusal)
kabul etmeme (= refusal)
787. relate = (1) rivayet etmek
anlatmak
aktarmak (2) ilişkili/alakalı olmak
anlatmak
aktarmak (2) ilişkili/alakalı olmak
788. release = serbest bırakmak
salmak (= let out)
salmak (= let out)
789. relentless = (1) merhametsiz (2) amansız
hummalı
aralıksız devam eden
hummalı
aralıksız devam eden
790. relief = rahatlama
ferahlama ***relief work = afet kurtarma ekibi
ferahlama ***relief work = afet kurtarma ekibi
791. relocate = yerini değiştirmek
yerinden etmek (= displace)
yerinden etmek (= displace)
792. reluctant (rilaktınt) = isteksiz (= unwilling)
793. remain = kalıntı
794. remark = (1) söylemek
belirtmek (2) düşünce
fikir
belirtmek (2) düşünce
fikir
795. remembrance = anma
hatırlama
yad etme (= commemoration)
hatırlama
yad etme (= commemoration)
796. reminiscent of = andıran
hatırlatan
anımsatan (= suggestive of)
hatırlatan
anımsatan (= suggestive of)
797. remote = (1) uzak
ırak (2) ıssız
ücra ***remote control = uzaktan kumanda
ırak (2) ıssız
ücra ***remote control = uzaktan kumanda
798. removal = (1) (leke vb şeylerin) çıkarılması
sökülmesi (2) (evin vb) taşınması
sökülmesi (2) (evin vb) taşınması
799. remove = (1) (leke vb) çıkarmak
temizlemek (2) sökmek
temizlemek (2) sökmek
800. repeatedly = defalarca
tekrar tekrar (= continually
constantly)
tekrar tekrar (= continually
constantly)
801. repetitive = monoton
sıkıcı
sıkıcı
802. replace (with) = (1) eski yerine koymak (2) --- ile değiştirmek
803. replica = aslına çok benzeyen kopya
804. request = rica etmek
805. require = gerektirmek (= necessitate)
806. requirement = ihtiyaç
gereksinim
gereksinim
807. resentful = alıngan
darılmış
darılmış
808. reside = ikamet etmek
yerleşmek
yerleşmek
809. resident = bir yerde ikamet eden
halk (apartman
mahalle sakini vb)
halk (apartman
mahalle sakini vb)
810. resign from = --- den istifa etmek ***resignation = istifa
811. resolve = (1) çözmek (= sort out) (2) karar vermek
812. resort = (1) son çare olarak bir şeye başvurmak (2) tatil yeri/beldesi
813. response = karşılık
cevap
cevap
814. restlessness = huzursuzluk
içinin rahat olmaması X calmness
içinin rahat olmaması X calmness
815. result = sonuç (= outcome)
816. reveal = açığa çıkarmak
gün yüzüne çıkarmak (= disclose
display)
gün yüzüne çıkarmak (= disclose
display)
817. revenge = intikam
intikam almak *** take revenge on = intikam almak
intikam almak *** take revenge on = intikam almak
818. revolve = (1) dönmek (2) döndürmek
çevirmek
çevirmek
819. reward = (1) ödül (2) ödüllendirmek *** rewarding = tatmin edici (iş vb)
820. ride = (at
bisiklet vb) binmek
bisiklet vb) binmek
821. rightfully = haklı olarak
haklı yere X wantonly = durduk yere
sebepsiz yere
haklı yere X wantonly = durduk yere
sebepsiz yere
822. rise = ortaya çıkmak
artmak
yükselmek
artmak
yükselmek
823. rob somebody of something = birini soymak ***robbery = soygun
824. robust (rıbast) = turp gibi
sapasağlam
sapasağlam
825. rough (raf) = (1) kaba pürüzlü (zemin
yüzey vb) (2) nazik olmayan
sakar bir şekilde (3) (deniz/okyanus için) dalgalı
fırtınalı
yüzey vb) (2) nazik olmayan
sakar bir şekilde (3) (deniz/okyanus için) dalgalı
fırtınalı
826. rubble = enkaz
yığın (= wreckage)
yığın (= wreckage)
827. sacrifice = adamak
kurban adamak
kurban adamak
828. salute = selamlamak (= greet)
829. satisfaction = tatmin
memnuniyet
memnuniyet
830. savage = vahşi
831. scald = kaynar suyla yakmak/haşlamak (el
kol vb)
kol vb)
832. scalp = kafa derisini yüzmek
833. scarce = seyrek
az
az
834. scarcely = hemen hemen hiç (= barely
hardly)
hardly)
835. scatter = saçmak
serpmek
serpmek
836. sceptical = şüpheci (= cynical)
837. scratch = (1) kazımak
tahriş etmek (2) tırmalamak
tahriş etmek (2) tırmalamak
838. sculpture = heykel ***sculptor = heykeltırtaş
839. seam = (1) kıyafetlerin dikiş yerleri (2) (yara için) dikiş yeri
840. seasonal = mevsimine uygun
841. secure = güvenli
emniyetli (= safe)
emniyetli (= safe)
842. sedate = (1) sakinleştirmek
yatıştırmak (2) sakin
soğukkanlı (= composed)
yatıştırmak (2) sakin
soğukkanlı (= composed)
843. seed = tohum
844. seize = (1) baskınla ele geçirmek (= raid) (2) (birinin kolunu vb) kavramak
845. sense = (1) duygu **sensitive = hassas
duygusal (2) mantık **sensible = mantıklı
duygusal (2) mantık **sensible = mantıklı
846. sentence = (1) birini hapse/cezaya mahkum etmek (2) cümle
847. sentimental = duygusal (= emotional)
848. session = toplantının her bir oturumu
849. sewage = lağım
kanalizasyon
kanalizasyon
850. shade = (1) gölgelik (2) renk tonu
851. shortcoming = kusur
eksik
noksan
eksik
noksan
852. shorten = kısaltmak
853. show off = hava atmak
854. shuffle = karıştırmak ( iskambil kağıtlarını); ayak sürüyerek yürüme
855. sigh = iç çekmek *** a sigh of relief = derin/rahat bir nefes
856. significant = (1) önemli
kayda değer (2) manalı
anlamlı
kayda değer (2) manalı
anlamlı
857. silent = sessiz
sakin
sakin
858. simply = (1) basit bir şekilde (2) sadece
yalnızca (= only
solely
merely)
yalnızca (= only
solely
merely)
859. simulate = taklit etmek *** simulation = taklit
860. sink = (1) batmak (2) lavabo
musluk taşı
musluk taşı
861. situate = konuşlandırmak
yerleşmek
yerleştirmek (= locate)
yerleşmek
yerleştirmek (= locate)
862. size = (1) (insan için) kıyafet bedeni (2) ebat
boyut
boyut
863. skill = beceri
yeti
istidat (= talent
ability)
yeti
istidat (= talent
ability)
864. slaughter = (1) kurban etmek
kesmek (2) öldürmek
cinayet işlemek (= murder)
kesmek (2) öldürmek
cinayet işlemek (= murder)
865. slavery = kölelik
866. sleeve = gömlek
gömlek kolu *** buy on the sleeve = veresiye satın almak
gömlek kolu *** buy on the sleeve = veresiye satın almak
867. slight = hafif
az
az
868. slip = kaymak *** slip of the tongue = dil sürçmesi
869. smash = (cam
kapı vb) paramparça etmek
kırıp parçalamak
kapı vb) paramparça etmek
kırıp parçalamak
870. smother (smadır) = (1) (yastık vb ile) boğmak (2) üzerini örtmek
kamufle etmek
kamufle etmek
871. snap = (fotoğrafçılıkta) poz
872. soap = sabun ****soap opera = pembe dizi
873. sociable = sıcak kanlı
insanlarla çabuk kaynaşan
insanlarla çabuk kaynaşan
874. solely = yalnızca
sadece
sadece
875. soothing = yatıştırıcı (= comforting
calming)
calming)
876. spectacular = görkemli
harikulade
harikulade
877. spectacular = görkemli
muhteşem (= impressive
stunning)
muhteşem (= impressive
stunning)
878. spend = harcamak ( para vb)
879. spillage = (yere vb) dökülen şey
döküntü (su vb)
döküntü (su vb)
880. spin = (1) fırıl fırıl dönmek (2) (ip için) eğirmek
881. spine = omurga
belkemiği
belkemiği
882. spiritual = manevi
ruhani
ruhani
883. spoiled = şımarık (= mischievous (=misçivıs)
884. spouse = eş (karı veya koca)
885. spread = yaymak
yayılmak ***widespread = geniş çaplı
yaygın
yayılmak ***widespread = geniş çaplı
yaygın
886. spring = (1) bahar mevsimi (2) su kaynağı
887. stability = istikrar
denge
denge
888. staff = personel
889. stage = (1) sahne (tiyatro) (2) aşama
merhale
merhale
890. stage = sahne
derece
derece
891. startle = (1) korkutmak
ürkütmek (2) şaşırtmak
affalatmak
ürkütmek (2) şaşırtmak
affalatmak
892. statement = (1) söz
ifade (2) demeç *** give statement = ifade vermek
ifade (2) demeç *** give statement = ifade vermek
893. statue (steyçu) = heykel
894. steadily = sabit bir şekilde
istikrarla (= constantly)
istikrarla (= constantly)
895. steal = çalmak
hırsızlık yapmak
hırsızlık yapmak
896. stealthily (steltili) = hırsız gibi
sinsi bir şekilde (= sneakily (snikili)
sinsi bir şekilde (= sneakily (snikili)
897. stem = ağaç gövdesi *** stem from = --- den kaynaklanmak
898. stimulate = (1) teşvik etmek
motive etmek (= encourage) (2) (beyni) uyarmak
motive etmek (= encourage) (2) (beyni) uyarmak
899. stir = (1) karışıklık
kargaşa (2) karıştırmak ( çorba vb) ***Stir up = Kızıştırmak
kargaşa (2) karıştırmak ( çorba vb) ***Stir up = Kızıştırmak
900. store = depo
depolamak
depolamak
901. storm = fırtına ***blizzard = kar fırtınası
902. stranger = yabancı
ecnebi
ecnebi
903. stray = (1) başıboş aylak kimse (2) sokakta yaşayan kedi
***** vb
***** vb
904. stress = (1) buhran
bunalım
stres (2) vurgulamak (= emphasize)
bunalım
stres (2) vurgulamak (= emphasize)
905. stretch = (1) uzamak
uzanmak (2) germek
uzanmak (2) germek
906. strike = (1) grev *** on strike = grevde (2) darbe
vuruş
vuruş
907. stroll = ağır ağır dolaşmak (= go for a stroll = dolaşmaya çıkmak)
908. subject to = (1) (ölüme
yalnız kalmaya vb) maruz kalmış (2) olası
muhtemel
yalnız kalmaya vb) maruz kalmış (2) olası
muhtemel
909. substantial = çok önemli
önemli ölçüde
önemli ölçüde
910. sue = dava açmak
911. sufficiently = yeterli miktarda
912. suffrage = oy kullanma hakkı
913. suggestion = öneri
tavsiye
tavsiye
914. suggestive of = manalı
imalı
insanın aklına bir şey getiren
imalı
insanın aklına bir şey getiren
915. suit = yakışmak (kıyafetin vb.)
916. supply = (1) tedarik etmek
sağlamak (2) kaynak *** supply of water= su kaynağı
sağlamak (2) kaynak *** supply of water= su kaynağı
917. support = desteklemek
918. supportive = (1) destek veren
anlayış gösteren (2) yardımsever
şefkatli
anlayış gösteren (2) yardımsever
şefkatli
919. suppress = (duygularını
bağışıklık sistemini vb) baskılamak
bağışıklık sistemini vb) baskılamak
920. surpass = üstün olmak
geride bırakmak
üstün olmak
geride bırakmak
üstün olmak
921. surrender = teslim olmak X surround
922. suspend = askıda
muallakta bırakmak
okuldan uzaklaştırma
muallakta bırakmak
okuldan uzaklaştırma
923. suspicion = şüphe
924. symptom = semptom
belirti (hastalık vb için)
belirti (hastalık vb için)
925. take off = (1) havalanmak (2) taklit emek
926. take on = (sorumluluk vb) üstlenmek
927. tame = evcil hayvan (= docile
domesticated)
domesticated)
928. tapestry = duvar halısı
929. tasteful = (1) zevkli
zevkine düşkün kişi (2) zevkle yapılan/hazırlanan (desen vb)
zevkine düşkün kişi (2) zevkle yapılan/hazırlanan (desen vb)
930. tasty = lezzetli
931. temple (tempıl) = tapınak
mabet (= shrine
sanctuary)
mabet (= shrine
sanctuary)
932. tenderness = şefkat
merhamet
anlayış (= affection)
merhamet
anlayış (= affection)
933. terminal = (1) ölümcül (hastalık) (= perishing) (2) uçta/sonda bulunan
son
nihai
son
nihai
934. terminate = (1) (sözleşme
kontrat vb) sonlandırmak
bitirmek (2) yok etmek
kontrat vb) sonlandırmak
bitirmek (2) yok etmek
935. territory = bölge
arazi
arazi
936. the rest of… = --- nın geri kalanı
937. thoughtless = düşüncesiz
patavatsız
kaba (= tactless
rude)
patavatsız
kaba (= tactless
rude)
938. throughout = boyunca
939. throw = atmak
fırlatmak
fırlatmak
940. throw out = (çöp vb) dışarı atmak
941. thunderstorm = yıldırımlı fırtına
942. tomb = mezar
kabir
türbe (= grave)
kabir
türbe (= grave)
943. tough = (1) sert
katı
dayanıklı madde (2) (yiyecek vb) çiğnenmez
iyi pişmemiş (3) (insan için) çetin
dayanıklı
çok hayat tecrübesiyle yoğrulmuş
katı
dayanıklı madde (2) (yiyecek vb) çiğnenmez
iyi pişmemiş (3) (insan için) çetin
dayanıklı
çok hayat tecrübesiyle yoğrulmuş
944. trace = iz
izini sürmek
izini sürmek
945. trade = (1) ticaret yapmak
alım satım yapmak (2) ticaret
alım satım yapmak (2) ticaret
946. traditional = geleneksel
947. trail = iz
patika
patika
948. train = (1) eğitmek
eğitim görmek (= educate) (2) idman/antrenman yapmak (3) stajyerlik/çıraklık yapmak
eğitim görmek (= educate) (2) idman/antrenman yapmak (3) stajyerlik/çıraklık yapmak
949. transmit =(1) göndermek
iletmek (mesaj vb) (2) (hastalık vb) bulaştırmak
iletmek (mesaj vb) (2) (hastalık vb) bulaştırmak
950. trash = çöp (= garbage)
951. treasure (trejı= )= hazine
952. treat = (1) tedavi etmek *** treatment = tedavi (2) davranmak
953. trick = hile
tuzak
çeldirme ***play a trick on = kandırmak
kötü şaka yapmak
tuzak
çeldirme ***play a trick on = kandırmak
kötü şaka yapmak
954. trim = (1) (ağaç) budamak (2) (saç) kırpmak
kesmek
kesmek
955. tripe = işkembe
956. truthful about = (1) sadece doğruyu söyleyen (2) gerçeklere uygun
doğru (söz)
doğru (söz)
957. turn in = (1) (yetkili kişiye) teslim etmek (2) uyumaya gitmek
958. unattended = sahipsiz
sahibi ortada gözükmeyen (eşya
çocuk vb)
sahibi ortada gözükmeyen (eşya
çocuk vb)
959. unbearable = katlanılmaz
dayanılmaz (baskı
sıcaklık
soğuk vb) (= intolerable)
dayanılmaz (baskı
sıcaklık
soğuk vb) (= intolerable)
960. uncultured = kültürsüz
tahsilsiz
cahil (= uncultivated
boorish
unsophisticated)
tahsilsiz
cahil (= uncultivated
boorish
unsophisticated)
961. undermine = zayıflatmak
baltalamak
temelini çürütmek (= weaken)
baltalamak
temelini çürütmek (= weaken)
962. undertake = (zor ve üzün sürebilecek bir işi) üstlenmek
sorumluluğunu almak
sorumluluğunu almak
963. undertake = üstlenmek (= take on)
964. unfortunate = talihsiz
şansız (= unlucky)
şansız (= unlucky)
965. unlimited = sınırsız (= unrestricted)
966. unreliable = güvenilmez
967. untimely = vakitsiz
yersiz
olmadık zamanda (= at an awkward time)
yersiz
olmadık zamanda (= at an awkward time)
968. unusual = sıra dışı
alışılmamış (= extraordinary
exceptional)
alışılmamış (= extraordinary
exceptional)
969. unwind = (1) (özellikle işten sonra) rahatlamak
dinlenmek (2) düğüm/sargı çözmek
dinlenmek (2) düğüm/sargı çözmek
970. upgrade = (bilgisayar gibi makineleri) güncellemek
modelini yenilemek
modelini yenilemek
971. urgent = acil (= pressing)
972. vacation = tatil
973. vague (veyg) = (1) belirsiz
üstü kapalı (2) net hatırlanamayan şey X vivid
üstü kapalı (2) net hatırlanamayan şey X vivid
974. valley = vadi
975. vanish = 1- ortadan kaybolmak 2-yok olmak
976. variety = değişiklik
çeşitlilik
çeşitlilik
977. vast = büyük
engin
muazzam (= immense
tremendous
huge)
engin
muazzam (= immense
tremendous
huge)
978. vet = veteriner
979. vigorously = gayretle (= diligently)
980. violate (vayoleyt) = (kural
kanun
hak vb) ihlal etmek
çiğnemek (= abuse)
kanun
hak vb) ihlal etmek
çiğnemek (= abuse)
981. violent = şiddetli
şiddet içerikli
şiddet içerikli
982. virtually = hemen hemen
neredeyse (= practically
nearly
almost)
neredeyse (= practically
nearly
almost)
983. vocation = meslek
984. volunteer = gönüllü
ücret almadan yardım eden
ücret almadan yardım eden
985. vote for/against = (1) oy (2) oy vermek
986. voyage = deniz yolculuğu
987. wantonly = (1) durduk yere
sebepsiz yere (2) ahlaksızca
şehvetle
sebepsiz yere (2) ahlaksızca
şehvetle
988. wear = takınmak( gözlük
kolye
kıyafet)
giymek
kolye
kıyafet)
giymek
989. weep = ağlamak
sızlamak (= cry
sob)
sızlamak (= cry
sob)
990. whirl = (1) hızla dönmek (2) girdap
991. wholly = tamamen
tümüyle
bütünüyle (= entirely)
tümüyle
bütünüyle (= entirely)
992. widely = geniş çapta
oldukça
oldukça
993. widow = kadın dul ***widower = erkek dul
994. withdraw from = (1) (savaştan
seçimlerden vb) geri çekilmek (= pull out of) (2) (bankadan
hesaptan vb) para çekmek
seçimlerden vb) geri çekilmek (= pull out of) (2) (bankadan
hesaptan vb) para çekmek
995. withdrawn = içine kapanık (= reserved
inhibited)
inhibited)
996. witness = (1) şahit olmak (2) tanık
şahit
görgü tanığı
şahit
görgü tanığı
997. worthless = değersiz (= valueless)
998. yard = avlu
bahçe
bahçe
999. yield = (1) ürün meyve vermek (2) ürün kazanç
1000. zip = fermuar

No comments:
Post a Comment